KKTC’deki elektrik işlerini Sezai Türkeş-Fevzi Akkaya (STFA) firmasına devretme ile ilgili tartışmayı anımsatmaya kalkıştım… Tartışma umduğum gibi gitmiyor! 1995’ten buyana bizim elektrik işleri ile ilgili yaptıklarımızla bu işleri STFA’ya devretmiş olsaydık onların neler yapmış olabileceklerini karşılaştıracağımızı; geçmişten yarın vereceğimiz kararlara ilişkin dersler çıkarmaya çalışacağımızı ummuştum! Olmadı!
Kimileri bu vesile ile CTP’ye saldırmayı; kimileri de beni AKSACI olarak nitelemeyi marifet sayıyorlar. İşimiz gücümüz işe yaramaz polemik! Tartışmaya usulüne uygun veya bugüne ışık tutacak katkılar koymayı bir “yurtseverlik görevi” sayanlar ile yetinmek gerekiyor herhalde. Yetineceğiz!
Tartışmayı genişletmek bakımından Kıbrıs Türk Hava Yolları’nı hatırlamak da yararlı olacaktır ama…
2003’te CTP-DP hükümeti kurulduğunda Kıbrıs Türk Hava Yolları’nın Türkiye’deki bazı kamu kuruluşlarına ait olan ama Özelleştirme İdaresi’ne devredilmiş bulunan %50 oranındaki hissesinin usulüne uygun bir ihale ile satılması için hazırlıklar vardı. Türkiye’deki havaalanlarında yer hizmetleri veren Çelebi Holding ile HAVAŞ bu hisseleri almak için yarışıyorlardı. Türkiye iç hatlarının THY dışındaki şirketlerin uçuşlarına açılması gündemdeydi. Pegasus veya Atlas gibi şirketler vardı ama onlar henüz sonraki yıllardaki gibi büyümemişti. KTHY’yi alan genişleyen havacılık pazarından da yararlanarak dev bir şirket haline dönüşebilir; bugünün Pegasus’u olabilirdi.
Onların hayalleri bunlar; bizim hayalimiz ise hisseleri alarak KTHY’nin başına Türkiye’den atanan yöneticilerden kurtulmaktı. Araya siyaset girdi. Dönemin başbakanları Mehmet Ali Talat ile Recep Tayyip Erdoğan anlaştı. Özelleştirme İdaresi, %50 oranındaki KTHY hissesini İstanbul’daki Kıbrıslı Türklerin KKTC devleti adına kurduğu bir şirkete devretti.
Ondan sonra ne olduğunu herkesin kendine göre hatırlaması gerekiyor…
KTHY’yi de başka kurumları olduğu gibi siyasi partilerin çiftliğine dönüştürdük. Uçak ile seyahat etmekten başka marifeti olmayanları yönetici yaptık. Üstelik de sivil havacılığın genişlediği ve rekabetin kızıştığı bir dönemde bilgi ve deneyim sahibi olmadıkları bir alanda, siyasi sorunları olan bir ülkede havayolu şirketi yönetmelerini istedik.
Hikayenin sonunda ne olduğunu biliyoruz ama nasıl olduğunu bir türlü öğrenemedik! Sonu iyi bitmedi ama o sona nasıl gelindiğini tam olarak öğrenebilmek için KKTC Meclisi tarafından kurulan araştırma komiteleri de başarısız oldu. KTHY’nin neden battığı, “toplumsal bir bilgi” haline dönüşemedi.
Elektrik işi tartışılırken, KTHY meselesini anımsadım… Elektrik işi gibi bu konuda da bir sorum olacak: Kıbrıs Türk Hava Yolları’nda Çelebi veya Havaş ile %50-%50 ortak olsaydık, KTHY’nin bugün hala uçuyor olması daha muhtemel değil miydi?
Toplum olarak yeni işlere atılacaksak, eskilerini neden batırdığımızı bilmek de yararlı olacaktır.