Başbakan ile görüşen kamuda örgütlü sendikaların liderleri, “bir şey üreteceklerse iş birliğine varız” dediler. Başbakan, sendikalar ile görüşmesinden sonra Ekonomi Üst Kurulu kuracaklarını da açıkladı. Kulislerden elde edilen bilgiler, bu konuda ilerleme sağlandığını gösteriyor. Hükümetin görevlendireceği bürokrat ve uzmanların yanı sıra özel sektör örgütlerinin de katılacağı Ekonomi Üst Kurulu’na ana muhalefet partisi CTP’nin de temsilci vermesi için temaslar yapılıyor. Böylece, iktidarın, muhalefetin ve sivil toplum örgütü yöneticilerinin birlikte üretecekleri fikirler üzerinde çalışacak bir kurul oluşturulması düşünülüyor.
ASIL SORUN: NE YAPACAĞIZ?
Başbakan’ın farklı kesimler ile başlattığı diyalog elbette iyi niyetli bir çabadır… Başbakan’ın iş dünyasının örgütleri ile oldukça yakın ilişkiler kurmaya çalışırken kamu görevlilerinin oluşturduğu sendikaları ihmal etmemesi de güzel bir gelişme olmuş… Bu çabayı Cumhuriyetçi Türk Partisi ile Halkın Partisi’ni de içine çekecek şekilde geliştirmeye çalışırsa daha iyi olacak…
Ama yine ortada çok ciddi bir sorun var: Bütün bu çabaların sonunda ne olacak? Göstermelik iş birliği girişimleri toplumsal gerçeklere uygun bir program ortaya çıkmasına neden olabilecek mi?
Çoğumuz, devletin her derdimize derman olabileceğini zannediyoruz.
Sendika liderleri, alım güçlerinin devlet tarafından korunabilmesi için hayat pahalılığı oranının altı yer yerine iki ayda maaşlara yansıtılmasını istediler. Maaşları ödemekte zorlanan devletin, iki ayda bir artışlı maaş ödemesini bekliyorlar!
İş insanlarımız ve özel sektör çalışanlarımız, çiftçimiz ve hayvancımız, destek istiyorlar. Mazot pahalı oldu, devlet ödesin… İşletmelere elektrik ucuza satılsın; aradaki farkı devlet karşılasın. Sosyal sigorta primleri devlet tarafından ödensin…
Devlet bunları yapabilecek durumda olsaydı, zaten KRİZ OLMAYACAKTI! Kriz, devlet dediğimiz aygıt bütün bunları yapamadığı için vardır! Ve biz, şimdi söylediklerimizi söylemiş olmakla; aslında hiçbir şey söylememiş olmaktayız!
SORU HALA DAHA YANITSIZDIR
Bu durumda, “ne yapacağız” sorusu yanıtsız halini devam ettiriyor. Ortada, “ne yapacağız” sorusuna verilmiş doyurucu, akıl-çelici, üstünde düşündürücü veya başka fikirleri caydırıcı bir yanıt yoktur!
Kıbrıs Türk halkının başlıca sorunu işte budur: Kıbrıslı Türkler refah istiyor ama DEVLET OLMAYI BİLMİYORLAR. İstemeye devam edebiliriz ama BİLMEDİĞİMİZ ŞEYDEN refah üretemeyiz!
Bilmediğiniz şeyi elbette yapamazsınız! Hep beraber olmanız, sonucu değiştirmeyecektir. Yapamadığınız şeyden refah üretemezsiniz!