BENCE YALVARMAYA DEVAM ETMELİYİZ: “AŞI, AŞI, AŞI”

0
blank

Kapanıyoruz. Başka çare yok!

Virüsün varlığı gibi, salgın sürecini yönetecek bir yönetim aygıtından mahrum olduğumuz da BİR GERÇEKTİR. Bu İKİ GERÇEK karşısında kendimizi evlerimize hapsetmekten başka seçenek yoktur.

İzlediniz mi bilmiyorum ama İbn-i Sînâ’yı anlatan Hekim filminde, veba salgını ile ilgili sahneler vardır. Genç insanlar, korumak istediklerini ailerinin kapılarını tuğla ile örüyor; küçük bir delikten ilettikleri yiyeceklerle hayatta kalmalarını sağlamaya çalışıyorlardı.

Mart-2020’de, biz de bunu tecrübe etmiştik zaten. Şimdi yeniden başa döndük.

UMUDUMUZ AŞIDA

Başa döndük ama İbn-i Sînâ zamanından bir farkımız var: Bilimsel gelişmeler çok hızlı yaşanıyor. Covid-19 salgınının ortaya çıkmasından yaklaşık bir yıl sonra dünya aşısı ile de tanıştı. Şimdi çok sayıda aşı çeşidi arasındaki farklar veya bu aşılara nasıl ulaşılabileceği konuşuluyor.

Kimi devletler, varlıklarını aşı uğruna harcıyorlar. İsrail ve İngiltere önde görülüyor. İsrail’in Pfizer-BioNTech’e ABD’nin verdiğinin üç misli para verdiği yazılıp çiziliyor. Böylece aşılama yarışında öne geçmiş görünüyorlar.

Biz, İsrail gibi değiliz; kendi işimizi kendimiz göremiyoruz. Biz bir “yalvarma devletiyiz”: Maaş için Türkiye’ye, çözüm için Rum tarafına, az biraz da Avrupa Birliği’ne… Aşıya ulaşmak için yapabileceğimiz de aynı şeydir; yalvarma!

Ne aşıyı nereden alabileceğimizi biliyoruz; ne de aşı alabilecek paramız var. Şimdi de aynısı yapacak ve yalvaracağız; başka çare yok!

BİZİ AŞILAMA KURTARACAK

Kuzey Kıbrıs gibi neredeyse soyutlanmış bir bölgede Covid-19 ile birlikte yaşamak çok zor birşey değildi aslında.

BBC-Türkçe sitesini takip ederek Covid-19’un özelliklerini öğrenebilir; ondan uzak durmak için gerekenleri kısa sürede ezberleyebilirdik. BRT, ezberi zayıf olanlar için günde üç kez tekrar programları yapar, bilgiye erşim sorununu halledebilirdik. Olmadı, yapamadık!

BBC-Türkçe’deki bilgileri ezberleyebilseydik, birbirimiz ile olan mesafeyi kolaylıkla iki metre dolaylarında tutar, biraraya geliş süremizi 3-5 dakikaya indirir, evde kitap okur, film seyreder zamanı öyle geçirirdik. Kahvehanelere yığılmaz, ağız-ağıza kavga etmekten kaçınırdık. Tutkulu insanlarız, alışkanlıklarımızdan vazgeçemedik!

En azından bir bölük askere kumada etmiş emekli yüzbaşılardan birini Sağlık Bakanı yapsaydık, sağlık servislerini denetlemeye hazırlar gibi hazırlanacak; ovanın veya tepenin birine bir pandemi hastanesi kuracak, PCR testi numünesi almak için Fuar Alanı’na cadır yerleştirecek, Covid-19 vakalarını Nalbantoğlu’ndan uzak tutacak ve insanların ne olduğunu bilmeden ölmelerinin önüne geçecektir. Bunu da yapamadık!

blank
Çok şükür marketler açık kalacak. Tuğlalarla kapatılmış kapı aralıklarından yiyecek beklemek zorunda kalmayacağız. Para kalmayınca ise birbirimizi yiyeceğiz! (Görüntü Hekim filminden alınmıştır)

Neyse; olan oldu!

İbn-i Sînâ zamanında değiliz dedik ya… Bu arada bilim insanlarının kimisi Covid-19’un canıyla, kimisi geni ile oynadılar ve çeşit çeşit aşı icat ettiler. Şimdi bize bu aşıya ulaşmak kaldı! Bizi aşımala kurtaracak. Belki biraz karmaşa olacak; kimisi önce, kimisi sonra; kimisi Çin aşısı, kimisi Alman aşısı olacak ama sonuç değişmeyecek. Çoğumuz aşılanmış olacak ve Covid-19’un yayılması böylece önlenebilecek.

AŞIYA NASIL ULAŞABİLİRİZ?

Şimdi karşımızda duran iş, aşıya ulaşmaktır. Bunun için yeni yöntemler peşinde koşacak zamanımız da yoktur. 15-20 milyon dolarımız olsaydı, Çin’e ulaşıp kendimiz de aşı alabilirdik belki ama zahmete girmeye veya para harcamaya da gerek yoktur. En iyisi, Türkiye’ye ve Avrupa Birliği’ne yalvarmaktır.

Tatar-Saner-Pilli üçlüsü bu işi başarabilecek mi emin değilim! Bu yüzden, koroya yeni elemanlar almayı öneriyorum.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz