Barolar Birliği İnsan Hakları Komitesinden yapılan yazılı açıklamada, keyfi olarak özgürlüğünden yoksun bırakılan insanların cezaevi ve polis karakollarında tutulduğu, bir suçtan dolayı hakkında mahkûmiyet kararı verilen ve ceza süresi dolan kimi mahkûmların salıverilmediği, keyfi ve hukuka aykırı bir şekilde cezaevi ve polis karakollarında alıkonulduğu savunuldu.
Anayasaya göre yargı yetkisinin, halk adına bağımsız mahkemeler tarafından kullanıldığı hatırlatılan açıklamada, yine Anayasanın 10. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğunun belirtildiği kaydedildi.
Buna göre bir kimsenin (yabancı dahi olsa) mahkeme emri olmadan, keyfi şekilde alıkonulmasının mümkün olamayacağı kaydedilen açıklamada, herhangi bir kişinin özgürlük ve güvenliğinden mahrum bırakılması için Anayasanın 16. maddesindeki istisnalara sahip olması gerektiği belirtildi.
Herhangi bir mahkeme tarafından hakkında tutukluluk veya mahkûmiyet emri verilmeyen bir kimsenin özgürlüğünden yoksun bırakılmasının hukuk dışı bir uygulama olacağı belirtilen açıklamada, bunun aynı zamanda insan hakları açısından ihlâl teşkil ettiğine de değinildi.
Açıklamada şunlara yer verildi:
“Mevzuatımızın bir parçası olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) ‘Özgürlük ve Güvenlik Hakkı’ başlıklı 5. maddesi de aynı şekilde düzenlenmektedir. Ayrıca yasa dışı olarak alıkonulmanın sadece kimi mahkûmlar için uygulanması, Anayasanın 8. maddesindeki eşitlik ilkesine ve AİHS’in 14. maddesindeki ayrımcılık yasağına aykırıdır.
K. T. Barolar Birliği İnsan Hakları Komitesi olarak devlete, insan hak ve özgürlüklerine aykırı uygulamalarından dönmesi ve mahkûmiyet süresi dolan şahısların derhal salıverilmesi için gereken işlemleri başlatması yönünde çağrı yaparız.”