Seçimler bitti. Hükümetin nasıl kurulacağı belli oldu.
Seçim süreci ve sonuçları hakkında söylenebilecek dünya kadar şey var ama bunları dinlemeye ise ne siyasiler hazırdır, ne de halk…
Siyasi kadrolar içinde yer almak, en güvenceli gelirlerden birine sahip olmak demektir. Süre belli, maaş belli! Diğer türlü, her an işsiz ve gelirsiz kalma olasılığı var. Siyasiler için temel amaç, bizzat kendilerinin yarattığı sorunlardan da yararlanarak siyasi kadrolar arasındaki ömürlerini uzatmaktır; sorun dinlemeye tahammülleri yoktur!
Ekmek parası peşinde koşanların derdi ise geçim… Siyasi sistemden kaynaklanan sorunları tartışmak, karınlarını doyurmaya yetmiyor!
Zaten bitti! Seçim geçti, gitti! Biz yine geçim derdine eğilmek zorundayız.
PAHALILIK TUSUNAMİSİ
KKTC halkı, pahalılık tusunamisine yakalanmış, oradan oraya savruluyor. Seçim sonrası zamları, henüz daha yerine oturmadı. Akaryakıt zamlandı ama elektrik yerine sayıyor. Elektrik ile birlikte yeni bir zam dalgasına hazırlıklı olmak gerekiyor.
Bizim pahalılık tusunamisi, Türkiye kaynaklıdır. Türkiye’de deprem oluyor, dalgaları bizim kıyılarda patlıyor!
Türkiye’de elektrik ve gaz fiyatları büyük sıçrama yaptı. Organize Sanayi Bölgeleri’ne gaz verilemediği için üretim durdu. ABD Merkez Bankası’nın dolar faizini yükseltme eğilimlerinin kurları yükseltmeye devam edeceği herkes tarafından biliniyor. Üreticiler, üretip satacakları malların hammadesini bile yerine koyamayacakları günlere hazırlanıyorlar. Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir dün açıkça uyardı: Fiyat artışları devam edecek; kurlar da öyle!
Türkiye’deki fiyat depreminin bizi 2022 yılı boyunca etkilemeye devam edeceğini söylemeye bile gerek yoktur.
GELİR SAĞLAMAK GEREKİR
KKTC Hükümeti, yükselen fiyatalara karşılık herşeye zam yapıyor. Hem temel ihtiyaç maddelerinin fiyatları artıyor; hem de kamu görevlilerinin maaşları… Bu durumda, özel sektördeki fiyat ve ücretler de kamuyu izlemeye çalışıyor. Böylece yeni bir denge kurularak insanlar korunmaya çalışılıyor.
Buna alıştık zaten! Bunun böyle devam edebilmesi için hem kamunun, hem de özel sektör işletmelerinin gelirlerini pahalılık oranında artırmaya devam edebilmeleri gerekiyor.
Peki bu mümkün mü? Veya bu, nasıl mümkün olabilir?
Bunun tek yolu, ülkemizin ana gelir kaynaklarını güçlendirmektir: Turizm, yükseköğretim ve yabancılara konut satışı… Kısa vadede gelir-gider dengesini sıklıkla yenilemenin tek yolu, bu sektörlerden elde ettiğimiz gelirleri devam ettirmek ve hatta artırmaktır.
SİYASET KENDİ DERDİNDE
Oysa siyasiler sadece kendi oyunlarına dalmış gidiyorlar. Seçim bitti; turizm sezonu yaklaşıyor… Türkiye ve Güney Kıbrıs gibi ülkeler, yazda ne yapacaklarını kararlaştırdılar bile ama KKTC yöneticileri, bundan sonra da yönetici kalacakları netleştiği halde harekete geçmemekte direniyorlar. Seçim sonrası gezilerini yapıyor; maaşlarını garantilemelerini sağlayan seçmenlerine teşekkür ediyorlar.
İsterseniz biz buna “aymazlığa devam ediyorlar” diyelim…
İnsanların nasıl geçindiklerinden ve önümüzdeki günlerde neler olabileceğinden bihaber yaşamaya devam ediyorlar.