Ulusal Birlik Partisi (UBP) Gazimağusa Milletvekili Sunat Atun, “sığ, vizyonsuz yaklaşımlarla Lefkoşa’nın en önemli bölgelerinden birinin Cumhurbaşkanlığı, Meclis binaları, cami, spor alanları, yürüyüş parkuru, geniş bir ağaçlığı ile devlete, halka kazandırılmasına karşı çıkmanın doğru olmadığını” belirtti.
Atun, Türkiye, sanki sağlık ve eğitim alanlarındaki ihtiyaçların giderilmesine katkıda bulunmuyor, ülke olarak bu konularda çalışma yapmıyor da bütün kaynaklar külliye için harcanıyor gibi bir yaklaşım sergileyenlerin tek gayesinin yapılan doğru işleri karalamak olduğunu kaydetti.
Sunat Atun, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye’nin büyük bir gelişme içinde olduğunu ve bu gelişmelerin KKTC için de hayırlı sonuçlar doğuracağını belirtti.
“Yeter ki bizler ev ödevlerimizi yapalım, ekonomik kalkınma için doğru adımlar atalım ve Anavatan Türkiye ile ilişkilerimizi kardeşlik ve samimiyet temelinde daha da ileri noktalara taşıyalım” diyen Sunat Atun, Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler Genel Kurul toplantısında KKTC’nin resmen tanınması çağrısında bulunmasının tarihi önemde olduğunu vurguladı.
Atun “Unutulmamalıdır ki, bu zeminde bugüne kadar gündeme getirilen en kararlı yaklaşım olmuştur” dedi.
Türkiye’nin KKTC’nin kalkınmasına, sorunlarının aşılmasına da azami desteği sağlama kararlılığında olduğunu bunu bakanlık görevleri süresince bizzat tespit ettiğini vurgulayan Atun, “Dolayısı ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin başkenti Lefkoşa’da içinde Cumhurbaşkanlığı, Meclis binaları, camii, spor alanları, yürüyüş parkuru, geniş bir ağaçlık bulunan bir külliyenin devlete, halka kazandırılmasına sığ, vizyonsuz yaklaşımlarla karşı çıkmak doğru değildir.” dedi.
Ülkenin neredeyse tüm ihtiyaçları için, özellikle de sağlık ve eğitim alanlarındaki altyapı ihtiyaçlarının giderilmesine Türkiye’nin çok büyük katkıda bulunduğunu vurgulayan Atun, yakında Türkiye’nin tam desteği ile Lefkoşa’da 500 yataklı, çağdaş araç-gereçle donatılmış yeni devlet hastanesinin temelinin atılacağını hatırlattı.
Yol çalışmalarının hızla devam ettiğini, Türkiye’nin her yıl gerek üniversitelere gerekse ilk ve orta dereceli okullara önemli katkılar sağladığını ifade eden Atun, şöyle devam ettİ:
“Daha bir süre önce benim bakan olduğum sırada 50 megavat gücünde bir santral Türkiye tarafından bize gönderilmiştir.
Savunma harcamalarımız tamamen Anavatan Türkiye tarafından karşılanmaktadır. Cari bütçemize doğrudan kaynak aktarımı yıllardır devam etmektedir.
Yeni bir Meclis binası, parlamenter sistemimizin en önemli fiziki ihtiyaçlarının başında gelmektedir. Her çalışma bir vizyon ve bu vizyona uygun hedefleri ve çalışma sisteminin geliştirilmesini gerekli kılar. Meclisimizin bugünkü yapısı, verimli ve dinamik çalışma imkanı sunmamaktan çok uzaktır. Buna rağmen önceliği sadece oturma gruplarıyla donatılmaya verilmiş geniş alanlar, siyasetin bugünkü vizyonun bir diğer aynası gibidir. Halbuki altyapının laf üretmenin yanında, iş üretmeye de yeterli imkanlar sunması gerekmektedir. Geçmiş yıllarda çeşitli komitelerde başkanlıklar yaptığım dönemlerde, komite üyesi arkadaşlarımla birlikte nerdeyse haftanın her günü komite toplantıları yaparak ülkemize önemli yasalar kazandırmaya çalıştık. Bu tür dinamik süreçlere cevap vermekte Meclis binamızın fiziki koşullarının son derece yetersiz kaldığına hep birlikte şahit olduk. Meclisimiz bu hali ile çağın teknolojik ihtiyaçlarına yönelik altyapı sağlanmasına cevap vermekte de artık yetersiz kalmaktadır.
Bunun yanında partilerin grup toplantı odaları, milletvekili sayısı 20’yi aşan partileri sığmamaktadır.
Grup odaları ise en fazla 6-7 kişi ile dolmaktadır.
Milletvekillerinin özel çalışma ortamı ve imkanları da yetersiz ve eksiktir. Milletvekili özel çalışma odalarına sahip olabilmeli ve odasında mesai içi çalışma yapabilmelidir. Bugünkü durumda vekil odaları hacim yetersizliği nedeniyle herhangi bir uzmanla, danışmanla veya başka bir milletvekiliyle oturup çalışma yapabilir imkana sahip değildir.
Grup başkan vekillerinin kendi çalışmaları için, bakanların ise hiçbirşekilde kullanabileceği, tahsis edilebilir alanı yoktur.
Benzer durumun tüm çalışma alanları için de geçerli olduğunu düşünüyorum.
Konferans salonları, kolaylıkla erişilebilecek toplantı odaları, özel komiteler oluşturulması durumunda ihtiyaç duyulan sayıda katılımcıyı ağırlayabilecek komite toplantı salonları, vb. bulunan yeni ve geniş bir tesis inşa edilmekte geç dahi kalınmıştır.
Tartışma zemini külliyenin yapılıp yapılmaması, veya peyzajı ile binası değil, ertelenemez bir ihtiyaç olan külliye kompleksi içinde yer alacak olan çalışma ve kullanım alanlarının; donatılması gereken yeni vizyon zeminidir.
Bütün bunları yok sayarak Türkiye’ye eleştirilerde bulunmak haksızlıktır.
Bunu yapanlar halkımıza iyilik değil, kötülük yapıyor…”