1995-1998 yıllarında polis genel müdürlüğü yapmış Atilla Sav’ın dönemin Eğitim Bakanı Ahmet Derya tarafından lise diplomasının iptal edildiği ortaya çıktı. Bakanlıktan ayrılmadan hemen önce Sav’ın üç yıl önce aldığı diplomasının geçersiz olduğunu tespit eden Derya, başsavcılığa mektup göndererek diplomanın iptalini istedi. O dönem Sav ile birlikte altı kişinin daha diplomasının geçersiz olduğu tespit edildi. Sav’dan önce görevde olan Ali Çetin Karahan da bu isimler arasında.
YALAN ŞAHİTLİK ORTAYA ÇIKARILDI
Atila Sav, 1955 yılında terk ettiği liseyi 1993 yılında bitirmeye karar verdi. 38 yıl sonra gereken diploma için yemine ve şahitlere ihtiyaç vardı. Sav üç yakın arkadaşını sınıf arkadaşı olarak şahit gösterdi ancak yapılan araştırmada üç ismin de Sav ile aynı sınıfta olmadığı tespit edildi. Bakan Derya bu durumun tespitinin ardından görevden ayrıldı ve meselenin üstü kapatıldı. O dönemki yönetim tarafından mahkeme süreci başlatılmadan konu sümen altı edildi. Atilla Sav kararın iptali için Yüksek İdare Mahkemesine gitmedi çünkü deliller çok açıktı ve karar iptal edilmeyecekti. Derya’dan sonra göreve atanan eğitim bakanı Atilla Sav’a bir yazı göndererek iptal yazısını geri çektiğini duyurdu ve konu bu şekilde kapatıldı.
GEÇERSİZ VE HÜKÜMSÜZ
Eğitim Bakanı Ahmet Derya görevden ayrılmadan önce Atilla Sav’a durumu yazdığı mektuptaki şu sözlerle duyurdu:
“Genel Ortaöğretim Dairesi tarafından size verilmiş olan 26 Ağustos 1993 tarih ve 196 nolu “Öğrenim Belgesi” ile 17.9.1993 tarih ve 6251 nolu “Lise diploması” geçersiz ve hükümsüzdür.”
SAV SUSTU, DENKTAŞ KONUŞTU
Bakan Derya’nın meseleyi ortaya çıkarmasının ardından açıklama yapması beklenen Atilla Sav o dönem de suskunluğunu korudu ve onun yerine Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş konuştu. Meselenin olduğu gibi kabullenilmesi gerektiğini vurgulayarak geçmiş bir konunun Derya tarafından gündeme getirilmesini manidar bulduğunu belirtti. Denktaş gazetecilere yaptığı açıklamada şu sözleri sarf etti:
“Basına sızdırılan yazıdan üzüntü duydum. Ortada zamanında verilmiş olan bir diploma, ehil şekilde işgal edilmiş bir makam vardır. Bunu böyle kabul etmek ve makam sahibini küçük düşürecek iddialarla ortalığı karıştırmamak gerekirdi. Aksi mahkeme yolu ile ispat edilmedikçe yapacak bir şey bulunmuyor. Ortada mahkemeye götürecek bir durum bulunmuyor. Anladığım kadarıyla Sayın eski Bakan konu hakkında Sayıştay’dan da bilgi istemiş. Sayıştay da bu tür konuları bunca yıldan sonra gündeme getirmenin doğru olmadığı görüşünü beyan etmişti. Buna rağmen giderayak bu konu üzerine durulmuş olması oldukça düşündürücüdür.”
kaynak : BugünKıbrıs