ASKERİNİ VE HALKINI KORUYAMIYOR: TÜRK DEVLETİ FONKSİYON KAYBEDİYOR!

TÜRKİYE, ASKERLERİ DE DAHİL OLMAK ÜZERE DENİZCİLERİNİ, MADENCİLERİNİ VE HATTA EMEKLİLERİNİ KORUYAMAYAN BİR DEVLET DURUMUNA DÜŞÜRÜLDÜ.

0
blank

Cumartesi öğleden sonra, Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın paylaşımından Kuzey Irak’ta bir askerimizin şehit olduğunu öğrendim. Pençe-Kilit Operasyonu bölgesi dedikleri Kuzey Irak’tır sanırım… Orada, PPK’lılar ile çatışmaların devam ettiğini anladım.

Bundan haftalar önce, çok sayıda şehit verilmesi üzerine, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından 28 Aralık 2023 tarihinde yapılan bir açıklamada, “Kuzey Irak’ta yeni kurulan daimi üslerin güçlendirileceğini” duyurulmuştu. Belli ki üsler hala daha güçlendirilmiş değil… Türk askerleri “güçlendirilememiş üslerde” savaşa sürülmektedir.

Erzincan’ın İliç ilçesinde maden faciası yaşanıyor. İçişleri Bakanı Yerlikaya, altın aramak için siyanürle yıkanan toprağın yığıldığı alanda 7 milyon metreküp toprak olduğunu ve bunun yarısının hala daha kayma tehlikesi taşıdığını açıkladı. Dokuz çalışan toprak altında kaldı; hala aranıyorlar. Kaldı ki siyanürle yıkanmış bu toprakların nereye “kayacağı” veya nerede duracağı belli değildir. Yağmur suları ile çevreye ve yeraltına karışacak siyanürün neden olacağı felaketler ise zaten biliniyor.

Marmara denizinde gemi battı; mürettebattan kurtulan olmadı. Şimdiye kadar sadece bir kişinin cesedine ulaşıldı. Marmara denizi Türkiye’nin bir gölü gibidir; sağı-solu, kuzeyi ve güneyi limanlarla doludur. Büyük bir deniz de sayılmaz… Böyle bir yerde batacağı belli olan gemiye ulaşmak, mürettebatı gemi üstünden veya denizden toplamak o kadar zor olmasa gerektir. Ama batan geminin personeli kurtarılamadı; cesetleri hala aranıyor.

blank
ASKERLER “GÜÇSÜZ ÜSLERDE” ŞEHİT DÜŞÜYOR AMA NE BU ÜSLERİ GÜÇLENDİREMEYENLER, NE DE ASKERLERİ BU GÜÇSÜZ ÜSLERDE SAVAŞA SÜRENLER HESAP VERİYOR!
……………………………………………………………………………………

Kuzey Irak’ta şehit olan asker ile ilgili haberler Türk basınında yer almadı; gizlenmeye çalışılıyor anlaşılan. Türkiye yurttaşlarının İliç ilçesine seyahat etmesi yasaklandı; heyelan alanına kimse yaklaştırılmıyor. Tehlike halktan gizleniyor. Batan geminin denize elverişli olmadığı iddiaları nihayet basına sızdı ama gemiye “denize elverişlilik belgesi” veren sorumlular ortada yok!

Alıştık artık! Orman yangınlarına müdahale yetersizliğini, sellerin neden olduğu yıkımı, kaybolan insanları ve yok olan varlıkları şöyle bir konuşup susuyoruz. 6 Şubat depreminin yıkıcı etkilerinin sorumluları olarak, bazı binaların sahiplerinin veya müteahhitlerinin gösterilmesini de yadırgamaz duruma geldik.

Askerleri “güçlü olmayan üslere” göndererek şehit düşmelerine neden olanlara hesap sorulmaz; şehitlerin cenaze törenlerine katılan muhalifler yuhalanır o kadar!

Milyonlarca metreküp toprağın, kayacağı biline biline dere yataklarına yığılmasına izin verenlerin sorumluluğunu araştıran, soruşturan ve sorumluları yargılayan da olmayacaktır. Toprağın kayma tehlikesi var diye toprak altında kalan işçilerin cesetleri bile aranmaz.

Marmara gibi bir iç denizde arama-kurtarma faaliyetlerinin yetersizliğinin sorumlusu Türkiye Cumhuriyeti devleti olacak değil ya! Çürük gemi ile sefere çıkanlar mahkum edilecektir sanırım. Denize elverişlilik belgesini imzalayana da hesap sorulacak değildir.

Kendi parasını iki günde pula çeviren devlet, başkalarından ne yüzle hesap soracak zaten! İnsanlarını “erken emekliliğe” heveslendiren, sonra da aç yaşamaya mahkum eden bir devlet anlayışı başkalarına hesap soramaz zaten! Önce hesap vereceksin ki sonra hesap sorabilesin! Türkiye devletini yönetenler hesap vermemek istemiyor ve hesap sorma yetkisini de kaybediyor.

İşte Türkiye Cumhuriyeti devletinin içinde bulunduğu ahval ve şerait budur. Bu durumu yaratanlar utanmayı attı gayrı. Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarını utanılacak bir durumda yaşatmaktadır ama onlar utanmıyorlar; utanacak olsalar yapmazlardı.

İçinde bulunduğumuz çağda, ehil bir devletin koruyucu hizmetlerinden mahrum olarak yaşamak gerçekten zordur. Belki de bu nedenle, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları, Avrupa ülkelerine iltica başvurusunda bulunan insanlar arasında ilk sıraları kapmışlardır. “Ne olur bizi de alın” der gibidirler…

Herkes için yararlı olacağını düşündüğüm bir bilgi vereyim: Türkiye Cumhuriyeti devleti, yurttaşlarına hizmet etme rolünden hızla uzaklaşmaktadır!

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz