Kimi insanlar için sağlıksız atıştırmalıkları hayatlarından çıkarmak ya da hafta sonları spor kursuna gitmek gibi bazı adımlar aile ve arkadaşlar ile beraber yapıldığında daha kolay rutine dönüştürülüyor.
Warwick Üniversitesi’nden Prof. Oyinlola Oyebode’ye göre sağlığımızı ilgilendiren çoğu karar bilinçli olarak alınmıyor, arkadaşlardan, iş arkadaşlarından ve aile üyelerinden kopyalanan çok sayıda davranış var.
Sağlığınız için kötü olan sigara içmek ya da çok yemek gibi birçok davranış, başkalarından görülerek hayata geçiriliyor.
Bu da bulaşıcı olmayan kalp hastalığı, inme ya da kanser gibi birçok hastalığın bir enfeksiyon gibi insandan insana geçtiğini gösteriyor.
Değer verdiğimiz ve sürekli iletişimde olduğumuz insanlar sosyal ağımızı oluşturuyor.
1940’ların sonunda ABD’deki Massachusetts eyaletindeki Framingham şehrinde 1940’ların sonunda başlayan ve üç nesil boyunca isnanların davranışlarını ele alan araştırmada sosyal ağların ne kadar büyük bir etkiye sahip olduğu ortaya kondu.
Araştırmaya göre sosyal ağlarında obez olan birinin obez olma ihtimali çok daha yüksek.
Eğer bir arkadaşı obezse bu ihtimal yüzde 57, kardeşi obezse yüzde 40 ya da eşi obezse yüzde 37 artıyor.
İki kişi de aynı cinsiyettense ve birinin diğerine karşı güçlü hisleri varsa bu etki daha güçlü bir şekilde görülüyor.
Framingham araştırmasına göre eğer çok sık gördüğünüz ancak yakın bir ilişkinizin olmadığı komşunuz kilo alıyorsa bu üzerinizde o kadar etkili olmuyor.
Dengesiz olan arkadaşlıklarda, ilişkiye daha çok önem veren taraf arkadaşının kilo alması durumunda bu durumdan etkileniyor ancak bunun tersi görülmüyor.
Boşanma, sigara ve alkol tüketimi de arkadaşlar ve aile üyeleri arasında yayılan bir durum.
Bu bulgular, bulaşıcı olmayan hastalıkların, sigara tüketimi, yeme alışkanlığı, fiziksel aktivite ve alkol tüketimi ile ilişkili olması dolayısıyla önem taşıyor.
Kalp krizi, felç, kanser, diyabet ve akciğer hastalığı her 10 ölümden 7’sinin sebebi.
Sosyal ağlar insanların davranış ve modunu da etkiliyor. Gençlerde sigara tüketimi ise popülerlik ile ilişkili. Popüler gençler sigara içince sigara tüketiminin oranı artıyor ve sigarayı bırakma oranı düşüyor.
Ayrıca moral bozukluğu yaşayan arkadaşı olanların aynı davranış türünü geliştirmesi de yüksek bir olasılık.
Bu semptomlar, bulaşıcı olmadığı tespit edilen klinik depresyonda görülmese de moral bozukluğunun gençlerin hayat kalitesini etkilediği ve daha sonra depresyon geliştirme riskini artırdığı biliniyor.
Duyguların bulaşıcı olduğu, Facebook’ta 700 bin kullanıcı üzerinde gizlice gerçekleştirilen deneyde de ortaya kondu.
Kullanıcıların yarısına haber akışında sadece olumlu diğer yarısına ise olumsuz haberler gösterildi.
Olumlu haberlere denk gelenlerin daha çok olumlu haber paylaştığı, aynısının olumsuz haberler için de görüldüğü fark edildi.
Bu duyguların dijitalde yer alan sosyal ağlar üzerinden yayıldığını ortaya koysa da kimileri benzer bir duygu dünyasına sahip insanlarla arkadaşlık yaptığımızı belirtiyor.
Arkadaşlarımızın ve ailemizin davranışlarını kopyalama durumu, olumlu davranışların devreye sokulmasında da görülebilir.
Topluca sigarayı ya da alkolü bırakmayı teşvik eden tarihler buna örnek olarak verilebilir.
Ancak bu tarz sağlıkla ilgili verilen mesajların bu alanda bilinçli olan, sağlığına önem veren ve bunu sağlamak için gerekli maddi ve manevi desteği bulabilen insanlarda etkili olduğu biliniyor.
Diğer yandan yine de herkes aile üyelerinden ve arkadaşlarından etkilendiği için sosyal kelebek olarak bilinen popüler insanların sağlık alışkanlıklarında değişiklik sağlanması etkili olabilir.