“MARAŞ YERLEŞİME AÇILIYOR, SERT BİR TEPKİ VERMEZSEK NAHOŞ GELİŞMELERLE KARŞI KARŞIYA KALACAĞIZ”
Mavroyannis, Rum Yönetiminin BM’nin üslubundan rahatsızlık duyduğuna da dikkat çekerek, “son aylarda, yeni tip koronavirüs krizinin göğüslenmesi, barikatların işleyişinin askıya alınması, ateşkes hattındaki olaylar, Maraş’ın yerleşime açılması faaliyetleri ve diğer birçok faaliyete dair değerlendirmelerde BM’den adil davranış görmedik” iddiasında bulundu.
Haftalık Kathimerini’ye verdiği söyleşide, bu dönemde Kıbrıs müzakerelerinin yeniden başlamasından söz edilip edilemeyeceği sorusuna muhatap olan Mavroyannis Kıbrıs sorununun çözümünü, “ülkenin geleceğini güvence altına almanın tek yolu” olarak niteledi özetle şunları ekledi:
“Elbette çözüm çabası bir gerilim ve meydan okuma çerçevesinde olduğunda, durum zorlaşır, devlet doğrudan şantaj, tehdit ve sürekli toprağa dair yeni emrivakiler olurken müzakere edemeyiz. Müzakere sonuç odaklı olmalı. Buna uygun olmayan eylemlerle ana konusu ortadan kaldırılamaz. Ne kadar zor olsa da çözüm çabalarımızı durduramayız, başka seçeneğimiz yok.”
“DÜNYA YETERİNCE TEPKİ VERMİYOR”
Mavroyannis, BM Genel Sekreteri’nin son raporu konusuna değinirken “BM Genel Sekreteri’nin, Güvenlik Konseyi’nin, uluslararası toplumun olguları kaydetmekle kalmayıp doğru değerlendirmesini beklerdim. Uluslararası ilişkilerin pusulası keşke adalet arayışı, objektiflik, saygı ve sorumluluk olsaydı. Bu uluslararası ilişkilerin aczi, Genel Sekreter’in suçu değil. Bu yüzden fail, neredeyse serbest şekilde tiran faaliyetlerine devam ediyor. Dünya yeterince tepki vermiyor” dedi
“TÜM YÖNLERİYLE MÜZAKEREDEN SÖZ EDİLDİĞİNİ İŞİTMEK BENİ ÇOK ENDİŞELENDİRİYOR”
Türkiye’ye yaptırım uygulanmasının “gerekli olduğunu” ve AB gereğini yapmış olsaydı bugün Türkiye’ye yaptırımlardan söz etmiyor bile olunabileceğini öne süren Mavroyannis “Almanya’nın olumlu ajanda politikası bizim çıkarımıza değil mi?” sorusuna da özetle şu cevabı verdi:
“Tüm yönleriyle bir müzakereden söz edildiğini işitmek beni çok endişelendiriyor. Bu, bütün konuları her birini kendi özellikleri derinliğinde, ilke ve değerlere saygıyla ele alacak kapsamlı bir yaklaşımdan farklı bir şey demekse, o zaman büyük paket, genellikle küçüğün ve zayıfın kaybettiği Percussio (Perküsyon) yatağına dönüşür ki bu durumda küçük ve zayıf olan biziz. Kimsenin, başka parametreler veya geniş çıkarlar uğruna bizim hayati çıkarlarımızı ve varlığımızı feda etmeye hakkı yok”
Gazete Mavroyannis’e BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs’taki Özel Temsilcisi ve Barış Gücü Misyon Şefi Elisabeth Spehar’ın BM Güvenlik Konseyi’ni bilgilendirdiği sırada KKTC Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra beşli bir konferanstan söz ettiğinin doğru olup olmadığını da sordu.
“GARANTÖRLER VE BM İLE BİRLİKTE KATILACAĞIMIZ PROSEDÜREL BİR GÖRÜŞME”
Sözlerine “Sayın Spehar’ın tam olarak bunu söylediğinden emin değilim” diyerek başlayan Mavroyannis, şöyle devam ett:
“Prosedürün devamına hazır olunması gerektiğinden söz etti ki biz bunu arzu ediyor ve istiyoruz, Sayın Akıncı’nın ve genel olarak Türk tarafının da istemesini umuyoruz. Berlin’deki karşılıklı anlayışa rağmen şu anda, özellikle de Ekim’de Türk tarafının siyasi iradesi olup olmadığına dair haklı endişelerimiz ve çekincelerimiz var. İstenilen görüşme için beşli denmesi yanlış. Yeni bir özlü müzakere turunun çerçevesini oluşturacak parametrelere dair anlaşma sağlanması hedefiyle garantör güçler ve BM ile birlikte katılacağımız prosedürel bir görüşmedir.”
Mavroyannis’e Yunanistan’ın, Rum Yönetiminin Kıbrıs sorununda ne istediğini bilmediği söylentisi de soruldu. Böyle bir şeyin söz konusu olduğunu zannetmediğini Yunanistan’ın kendilerine istikrarla destek verdiğini söyleyen Mavroyannis özetle şunları ekledi:
“Ben, konumum gereği Kıbrıs-Yunanistan koordinasyonuna müdahil değilim, elbette BM’deki Yunan Daimi Temsilci ile işbirliği yapıyoruz, ancak öncelikli olarak Kıbrıs’ın, kendini ilgilendiren konuları yönetme hakkına mutlak saygıdan ve Yunanistan’ın, bunu mümkün kılacak alanı sağlaması kaygısından kesin olarak söz edebilirim. Haklı ya da haksız olarak AB Yüksek Temsilcisi Borrell’e atfedilen; Kıbrıs’la ilgili konuların Kıbrıs’ın gıyabında Türkiye ile Yunanistan arasında müzakere edilebileceği yaklaşımı gibi yaklaşımlar sorunlu olabilir.”
“MARAŞ’IN YERLEŞİME AÇILMASI FAALİYETLERİ UZUN ZAMAN ÖNCE BAŞLADI, UYGULAMA SAFHASINDA”
Mavroyannis, Maraş’ın yerleşime açılması “tehditlerinin” geçerli olup olmadığı sorusuna karşılık da “maalesef, uzun süredir bunun sadece tehdit olmadığını, Maraş’ın yerleşime açılması faaliyetlerinin devam ettiğini, uzun zaman önce başladığını ve uygulama safhasında olduğunu düşünüyorum” ifadesini kullandı. Bunun Kapalı Maraş’la sınırlı kalmadığını Mağusa bölgesine yayıldığını da söyleyen Mavroyannis her adımda tepki ölçülerek ilerlendiğini söyledi, özetle şunları ekledi:
“Maalesef bizim tarafın ve özellikle uluslararası toplumun sert ve güçlü tepkisi olmazsa, yakın gelecekte bir gün kendimizi tersine çevrilmesi zor emrivakilerle karşı karşıya bulacağız.”
Bunun, Rum dış politikasının başarısızlığı olmadığını çünkü geniş deneyime sahip büyük bir ülke olmadıklarını, zor bir çevrede var olmaya ve dayanaklarını artırmaya çalıştıklarını söyleyen Mavroyannis’e “o zaman beklenti çıtasını neden yükselttik?” sorusu yöneltildi.
Sözlerine “Olanaklarımızı abarttığımızı söyleyemem” diyerek başlayan Mavroyannis “çıtayı olması gereken yere koymak kötü bir şey değil. Mesela, uluslararası toplumun Kıbrıs’taki Türk işgaline gerektiği şekilde tepki vermesi gerekmez miydi?” diye sordu.