Fileleftheros Rum Yönetimi Başkanı’nın 23 Haziran’da planlanan ancak epidemiyolojik durum nedeniyle ertelenen İsrail ziyareti öncesinde Anastasiadis’le yaptığı enerji konulu söyleşiyi bugünkü sayısında manşete çekti.
“ÇOĞU ZAMAN, DOSTLARIMIZIN TÜRKİYE İLE ÇOK İYİ İLİŞKİLERİ OLMASINI ARZU EDİYORUZ”
Türkiye’nin İsrail ile ilişkilerindeki yeniden yakınlaşmayı vurgulu şekilde lanse ettiğine dikkat çekilerek “İsrail’in tavrında herhangi bir değişiklik işareti var mı?” sorusunun yöneltildiği Anastasiadis, “Dış politikamızı veya siyasi iş birliklerimizi engelleme temeline dayandırmıyoruz. Çoğu zaman dostlarımızın, durumu daha iyi etkileyebilmeleri için Türkiye ile çok iyi ilişkileri olmasını arzu ediyoruz” dedi.
“Afrodit” olarak isimlendirilen 12’nci parsel özelinde İsrail ile arasındaki “diken” hatırlatılarak bunun düzelip düzelmediği sorulduğunda ise bu konunun halli için kurumsallaşmış bir prosedür bulunduğunu, birkaç hafta önce İsrail’e revize önerilerini gönderdiklerini anlatan Anastasiadis, 23 Haziran’da yapmayı planladığı (ancak ertelenen) ziyarette bu konuyu ikili düzeyde görüşme beklentisi içerisinde olduğunu söyledi.
İSRAİL İLE SAVUNMA İŞ BİRLİĞİNİ GÜÇLENDİRMEK İÇİN DİYALOG
Anastasiadis, İsrail ile ilişkilerin bütün alanlarda en üst seviyede olduğunu, gerek Suriye’de hâkim olan durum gerek Libya’daki durumun sonucu olarak bölgede şekillenen meydan okumaların göğüslenmesi için daha da derinleşme perspektifinin açık olduğunu söyledi.
“İki hükümetin hedefi, halen mükemmel seviyede bulunan enerji alanında değil diğer birçok ilgi alanındaki konuda da daha da derinleştirmektir” diyen Anastasiadis, şunları da ekledi:
“Bilindiği gibi İsrail ile mükemmel bir savunma iş birliğimiz var ve elbette ki benzer bir iş birliğiyle daha da güçlendirip güçlendiremeyeceğimizi görmek için diyaloğumuz olacak.”
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerine cevap veriliyor görünmediğini hatırlatan gazete, Anastasiadis’e “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin enerji alanındaki stratejik açılımlarında Türk tepkisi dikkate alınıyor mu?” sorusunu yöneltti. Rum yönetimi Başkanı, Rum yönetiminin “egemenlik haklarını uluslararası hukuk, deniz hukuku ve diğer bölge ülkelerle yaptığı anlaşmalar temelinde kullandığını öne sürdü, “enerji konularındaki faaliyetlerimizi bunlar ve Kıbrıs halkının çıkarları belirliyor, gerilim hukuksuz faaliyetler veya Türkiye’nin muhtemel tepki veya davranışları değil” dedi.
Hükümetinin, ilk andan itibaren “egemenlik haklarını hukuki ve siyasi açıdan zırhlandırmak” için irade üstlendiğini, bölgede üçlü, dörtlü hatta çok taraflı ve Avrupa’nın enerji güvenliği için East Med gibi Avrupa programları aracılığıyla iş birlikleri kurmayı gerektiren çok boyutlu dış politika uyguladıklarını söyleyen, Anastasiadis özetle şöyle devam etti:
“TÜRKİYE’Yİ DİYALOĞA VE BİRLİKTE LAHEY’E GİTMEYE ÇAĞIRDIK”
“Bunlar hiçbir üçüncü ülke aleyhine olmadan veya dışlamadan yapılıyor. Uluslararası hukuka ve uluslararası anlaşmalara saygısı olan, katılabilir. Aynı zamanda denizlerimizde çıkarı bulunan süper güçlerden büyük enerji şirketlerini Kıbrıs MEB’ine getirdik. Türkiye’nin bölgedeki faaliyetlerine tepki olmadığını söylemeniz haksız.
AB’den, özde Türkiye-AB üyelik ve diğer iş birliklerinin donması demek olan önlem kararları çıkarmayı başardık. Türkiye’nin Kıbrıs MEB’i içerisindeki yasadışı faaliyetlerine müdahil olan kişi ve şirketler aleyhine kısıtlama önlemlerini ve yaptırımları da başardık. AB’nin resmi duruş ve kararları dışında ABD ve Rusya’nın da Kıbrıs Cumhuriyeti’nin MEB’imiz içerisindeki egemenlik haklarını tanıma pozisyonunda olmasını başardık ki bu her defasında Türkiye’ye cevap niteliğinde oldu.
Vurgulamak isterim ki biz Türkiye’yi deniz bölgelerinin belirlenmesi için diyalog ve Ankara’nın var olduğunu düşündüğü anlaşmazlıklar için birlikte Lahey Adalet Divanı’na gitme çağrısı yaptık.”
“ŞİRKETLER ARAMA VE SONDAJ FAALİYETLERİNİ İPTAL ETMEDİ, ERTELEDİ”
Anastasiadis yeni tip koronavirüs pandemisi sebebiyle birçok şirket araştırma ve sondaj çalışmalarını iptal ederken Rum yönetiminin sözde MEB’inde ruhsatlandırdığı ExxonMobil, Total, ENI, Quatar Petroleum şirketlerinin sadece ertelediklerini, iptal etmediklerini söyledi “Bu da Kıbrıs MEB’inin perspektiflerine güvenoyudur” ifadesini kullandı.
“İTALYA-YUNANİSTAN ANLAŞMASININ ZAMANLAMASI ÇOK ÖNEMLİ”
Yunanistan ile İtalya arasındaki anlaşmanın Türkiye-Libya mutabakatına cevap addedildiği hatırlatılarak Rum yönetiminin değerlendirmesinin ne olduğu sorulduğunda ise Anastasiadis, “Bu anlaşmanın zamanlaması çok önemli. Öz açısından içeriği de önemli, bölgedeki ülkelerin ezici çoğunluğunun uyguladığı ortay hat temelinde yapılmış olması da önemli” dedi. Rum yönetiminin de Mısır, İsrail ve Lübnan ile MEB sınırlandırma anlaşmalarını aynı metodu kullanarak yaptığını hatırlattı. Anastaisadis Türkiye’nin deniz bölgesi sınırlandırmalarını “tek yanlı ve keyfi yaptığını” öne sürerek Yunanistan-İtalya anlaşmasının önemli bir emsal de yarattığı” iddiasında bulundu.
“LÜBNAN MECLİSİNİN MEB ANLAŞMAMIZI ONAMAMA SEBEBİ KIBRIS DEĞİL İSRAİL İLE ARASINDAKİ ANLAŞMAZLIKLARDIR”
Anastasiadis Lübnan’daki durum hatırlatılarak, bu ülke ile MEB’e dair çalışmalarının ne aşamada bulunduğu, yakında bir sonuç beklenip beklenemeyeceği sorulduğunda “sonuç olduğunda açıklanacak” cevabını verdi. Bu ülke ile MEB sınırlandırma konusunda anlaştıklarını ve Lübnan ile aralarındaki bütün faaliyetlerin bu anlaşma tahtında gerçekleştiğini anlattı. Anastasaidis Lübnan’ın Güney Kıbrıs ile anlaşmasını meclisinde onamama sebebinin Güney Kıbrıs değil, Lübnan’ın MEB İsrail ile arasında MEB anlaşması yapma konusundaki bazı anlaşmazlıklar olduğunu söyledi.