Binlerce insan “yol yoksa seyrüsefer de yok” diyerek yürüdü. Facebook’ta bu sayfaya beğeni koyanların sayısı ise 40 bine yaklaşıyor. Mesaj almaya hazır olanlar için ‘yeterince güçlü’ değil, ‘çok güçlü’ bir mesaj var ortada: KKTC YURTTAŞLARI ÖDEDİKLERİ VERGİ VE HARÇLARIN KARŞILIĞINI ALAMAMAKTADIR!
Seyrüsefer harcı veya diğer tüm vergilerimizin toplam karşılığı, hepimizin ihtiyaç duyduğu temel kamusal hizmetlerin sağlanması olmalıdır. Elbette bunlardan biri yoldur. Yolu devlet yapar, biz de kullanırız.
Vergilerimizin karşılığında talep ettiğimiz diğer bazı temel kamusal hizmetler daha vardır:
Güvenlik isteriz; bunun için de personel ve ekipmana ihtiyaç vardır.
Sağlık hizmeti bekleriz; hasta olduğumuzda hepimizin eşit bir şekilde yararlanacağı kamu sağlık hizmetleri kadar koruyucu hekimlik hizmetlerine ve sağlıklı bir çevreye ihtiyacımız vardır.
Yoksul veya varlıklı bütün çocukların eğitim olanaklarından ‘fırsat eşitliği’ prensibine göre yararlanmasını; hem kendileri, hem de toplum için yararlı birer eleman olacak şekilde yetiştirilmelerini bekleriz.
Devlet bütün bunları ve daha bazı vargeçemeyeceğimiz hizmetleri vergi gelirleri ile karşılamak zorundadır ama biz de mümkün olduğunca az vergi vermek, kazancımızı ailemiz için harcamak isteriz. Şirketlerimiz büyümek, rekabet güçlerini artırmak zorundadırlar; bunun için de mümkün olduğunca az vergi vermeleri hepimizin lehine olacaktır.
Az vergi, çok hizmet…
“İhtiyaçlar sınırsız, kaynaklar sınırlıdır” derler ya; onun gibi bir şey!
Bu durumda devlet, topladığı vergileri öncelik sırasına göre harcamak ve hatta bütün vatandaşları ilgilendirmeyen işlere kaynak ayırmamak durumundadır. Bir kişi veya bir zümre, ihtiyaç duyduğu mal veya hizmetin bedelini kendisi karşılamak durumundadır. Hepimizin öncelikleri farklıdır ve kaynaklarımızı kendi önceliklerimize göre harcamak hakkına sahibiz. Devlet, vergilerimiz ile yarattığımız kaynağı kişilerin veya küçük zümrelerin öncelikleri için harcamamalı; bu kaynak, hepimizin ihtiyaç duyup kullanacağı hizmetleri temin etmek için kullanılmalıdır.
Temel yaklaşımımız bu olursa, bugünkü KKTC devletinin yaptığı pek çok harcamaya gerek olmadığını kesin olarak söyleyebiliriz sanırım. Bunlardan biri de kültür alanıdır. Hepimizin kültürel harcamaları vardır. Kitap okur, müzik dinler bunlar için para harcarız. Hepimizin kültürel ihtiyaç ve öncelikleri farklıdır ve devletin hepimizin ihtiyaçlarını karşılamasına olanak yoktur. Devlet bu alandan çekilmelidir.
Cumhurbaşkanlığı’ndan belediyelere kadar çok sayıda kurumumuz bu alanda faaliyet göstermekte ve bu faaliyetler genellikle siyasi propaganda için kullanılmaktadır.
KKTC devleti 2019 yılında kültürel faaliyetler için ne kadar harcama yapmıştır? Bu rakamı kesin olarak saptayabilsek, bu rakamla yapılabilecek alternatif hizmetleri düşünmek de mümkün olacaktır. Örneğin 2019 yılında yapılan kültür harcamaları ile kaç kilometrelik yolun bakımının yapılabileceğini veya kaç kilometrelik bariyer döşeneceğini bilmek ve kıyaslamamızı ona göre yapmak gerekmektedir.
Devleti bu anlayışla çalıştırabilsek, belki de kaynak ihtiyacı duymayacak; bugün varolan kısıtlı kaynaklarımız ile temel ihtiyaçlarımızı çok daha kolay karşılayabileceğiz.