AKEL “ÇOK DÜŞÜNMÜŞ” AMA PAPAPETRU DÜŞÜNEMEMİŞ; ÖYLE Mİ?

ÇÖZÜM SÜRECİNİN ÇOK FAZLA DÜŞÜNMEDEN KENDİLERİ VE PARTİLERİ İÇİN RİSK ALABİLEN LİDERLERE İHTİYAÇ DUYDUĞU, ANNAN PLANI SÜRECİNİN ÖNEMLİ DERSLERİNDEN BİRİ OLMUŞTUR!

0
blank

24 Nisan referandumunun yıldönümü nedeniyle bir panel yapıldı. Düzenleme neredeyse mükemmeldi. O günleri yaşayan bazı kişileri mezarlarından kaldırıp getirmek dışında her şey yapıldı. CTP’yi de, CTP adına bu işe emek verenleri de kutlamak gerekiyor.

Konuşmalarda daha fazla anılar paylaşıldı. Anılar da gereklidir; hafızamızı tazeler veya bilmediğimiz şeyleri öğrenmemizi sağlayabilirler. Ama bize “politik değerlendirmeler” de gereklidir; hatta anılardan daha fazla! Anılar ışığında geleceğe yol almamıza yardımcı olacak bazı “temel varsayımlar” üretmek ve yeniden yola çıkmak için bu politik değerlendirmeleri dikkate almak zorundayız.

Panel hakkında yapılan bütün haberleri okudum… Rum tarafından gelen konuşmacıların söylediklerine daha fazla dikkat etmek gerektiğini düşünüyorum. Biz zaten “evet” demiştik. Annan Planı’nı çok beğenenlerimiz olduğu gibi bizi yaşadığımız çıkmazdan kurtarmaya yeteceğini düşünenlerimiz de vardı; sonuçta çok imrendiğimiz Avrupa Birliği’nin bir parçası da olacaktık… Çözüme ihtiyacımız vardı; “vur aşağı, vur yukarı” insanlarımız kendi kararlarını verdiler ve büyük bir çoğunlukla “evet” dediler.

blank
EVET VE HAYIR! REFERANDUMUN 20’NCİ YILDÖNÜMÜNDE KİMİN NEDEN “EVET” VEYA “HAYIR” DEDİĞİNİ ANLAMAYA ÇALIŞARAK SONUÇLAR ÇIKARMAK YARARLI OLACAKTIR. ANILAR VE NOSTALJİ, DUYGUSAL SEÇMENE HİTAP ETSE BİLE GELECEĞİ ŞEKİLLENDİRMEK BAKIMINDAN ETKİSİZ KALACAKTIR.
…………………………………………………………………………………………………….

24 Nisan’a yaklaşırken kuşkularımız artmıştı ama kendi adıma ben Rum tarafının da “evet” diyebileceğini düşünüyordum doğrusu. Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tek başlarına yönetmeyi oldukça fazla önemsiyorlar ama buna karşılık çok güçlü ve yıldızı parlayan Türkiye ile “adeta ortak” olacaklardı. Bu ortaklıktan yarar sağlayacağını düşünenleri de vardı zaten… Sonuçta korkuları galip geldi; “hayır” dediler.

Halktan insanların oy doğrultularını sorgulamanın çok bir anlamı yoktur. Buna karşılık siyasi liderlerin veya oluşumların ne yaptığını değerlendirmek çok daha anlamlı ve geleceği şekillendirmek bakımından etkili olacaktır. Referanduma giderken Rum tarafından “evet” çıkabileceğini düşündüren başlıca varsayımlardan biri DİSİ ve AKEL gibi, toplam oyları %60’ı aşan iki büyük partinin plana olumlu yaklaşıyor olmasıydı. AKEL Genel Sekreteri Hristofias’ın CTP Genel Başkanı Mehmet Ali Talat’a “kuşkusuz evet” diyeceklerini söylediği tarihi bir gerçektir. Buna karşın AKEL, Andros Kiprianu’nun açıklamasına göre “çok düşünerek” bir son dakika manevrası yaptı ve “hayır” dedi. Bu güzel panelin konuşmacılarından biri olan eski AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu, bunun başlıca nedenini Türkiye’nin garantörlüğünün devam edecek olması olarak açıkladı.

Bildiğim kadarıyla Crans Montana görüşmelerinde büyük kazanımlar elde eden Rum tarafının masayı devirmesinin nedeni de Türkiye’nin garantörlükten tam olarak vazgeçmemesidir.

Bundan çıkardığım “politik sonuç” şudur: Kıbrıs Rum tarafı, kendi egemenliklerinde olmayacak yeni bir Kıbrıs devleti ortaya çıkmasını kabul edecek durumda değildir. Halkı ile ters düşerek oy kaybetmek istemeyen politikacıları, halka korkularını aşmakta yardımcı olmayacaktır. “Dost bir Türkiye” edinmek stratejik bir hedef olarak belirlenmemiştir.

Kipriaunu “AKEL çok düşündü” diyor. “Nihai planda yer alan garantiler, askeri güçlerin adada uzun süre kalması vb. hususlar AKEL’in bunu desteklemesini tasavvur edilemeyecek kadar zorlaştırıyormuş”! Buna karşılık, AKEL’de Andros Kiprianu kadar emeği olduğu halde ayrılmak ve Klerides’in sözcülüğü yapmak durumunda bırakılan Papapetru, Annan Planı’nın son versiyonunun Rum tarafı bakımından daha olumlu olduğunu hatırlatıyor ve ekliyor: “2002-2004 yıllarında Kıbrıslı Türklerin devrimi büyük ve benzeri görülmemiş bir şeydi”. Kıbrıslı Türkler devrim yaptı; Kıbrıslı Rum devrimciler seyretti ve “çok düşündü”!

Yeni bir plan hazırlanabilir mi?

Annan Planı gibi bir plan yeniden referanduma sunulsa iki taraftan da “evet” çıkabilir mi?

Şimdi yanıtını aradığımız gerçek sorular bunlar olacaksa, bize çok düşünmeden “evet” diyebilecek liderler lazım olacaktır. 2004 yılında, Kıbrıslı Türkler, kendilerine yıllarca liderlik eden Rauf Denktaş’ın yolundan ayrılmış; “evet” diyerek yeni bir yola girmeyi tercih etmişlerdi. Kıbrıslı Rumlar da kendilerine gençlik hayallerini terk etmek yerine partisini terk etmeyi seçen Papapetru gibi liderlerin izinden gitmeye hazır oldukları zaman çözüm bulmak oldukça kolaylaşmış olacaktır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz