Asım Akansoy, “Tahsin Ertuğruloğlu’nun tekrardan kabineye girmesinin, UBP’nin tüm milletvekillerine ve üyelerine büyük bir saygısızlık olduğunu” iddia ederek, Başbakan Faiz Sucuoğlu’nun bu konuda kamuoyuna açıklama yapması gerektiğini kaydetti.
CTP Basın Bürosu’ndan verilen bilgiye göre, bir haber programının konuğu olan CTP Milletvekili Asım Akansoy, gündemi değerlendirdi.
Akansoy, UBP Genel Başkanı Başbakan Faiz Sucuoğlu’nun hükümet kurma görevini aldıktan sonra çeşitli partilerle görüşüp bir siyasi yapı oluşturduğunu belirterek, oluşan kabinenin toplum iradesini yansıttığını söyledi.
Akansoy, “bu kabinenin herhangi bir şekilde dış unsur tarafından beğenilip beğenilmemesi üzerine bir kriz yaratılmasının başka bir şey, UBP’nin kendi iç sorunlarından dolayı doğan krizin başka bir şey” olduğunu kaydetti.
Akansoy, birincisinin; “demokrasi açısından büyük sıkıntı olduğunu ve bir müdahale olduğunu” kaydetti. Akansoy, günün sonunda halkın yüksek katılımda olmayan bir oranla sandığa gidip bir irade beyanında bulunduğuna işaret etti ve üçlü bir koalisyonun kurulduğunu kaydetti.
Akansoy, “bu üçlü koalisyonda kabinenin kimlerden oluşacağı ya da kimin hangi bakanlığı alacağı yönünde yapılan tartışmalarda Ankara’nın kimi isteyip istemediği tartışmasının bir müdahale tartışması” olduğunu savundu. Akansoy, UBP içinde bazı sorunların olduğunun görüldüğünü ancak bu sorunun UBP’nin kendi sorunu olduğunu ifade ederek, iç sorunların ne yazık ki ülke yönetimini etkilediğini belirtti.
“Oğuzhan Hasipoğlu’nun istifasıyla Hasan Taçoy’un Çalışma Bakanlığına, Ertuğruloğlu’nun ise Dışişleri Bakanlığına atanmasını Ankara’nın bir müdahalesi” olarak değerlendiren Asım Akansoy, “Dışişleri Bakanlığında oldukça katı, şahin birinin yer almasının istendiğini” savundu.
Akansoy, “Kıbrıslı Türklerin haklarını savunabilecek tek kişi Ertuğruloğlu mu?” diye sorarak, bunun cevabını Sucuoğlu’nun kamuoyuna açıklaması gerektiğini ileri sürdü.
Akansoy, şöyle devam etti:
“Bu olay sadece UBP’yi ilgilendiren bir olay değil. Bu olay Kıbrıs Türk demokratik düzenine karşı büyük bir müdahaledir. Bu konu bütün toplumu ilgilendirir. Bu yeni bir demokrasi yarasıdır ve biz bu yaralarla asla kimliğimizi ve irademizi, kendi kendimize yetme durumumuzu gerçekleştiremeyiz. Bunun sonu yoktur, dik bir duruş sergilemek durumundayız.
Kıbrıs sorununda CTP ile UBP arasında ciddi bir fark var. Kıbrıs sorunundaki fark sadece müzakerelerle ilgili değil. Bugün, Kıbrıslı Türklerin dünyayla olan entegrasyonunu, Yeşil Hat Tüzüğünü kullanarak ve verilmeyen hakları daha da artırarak ileriye götürme zamanıdır. Bizim bu görüşümüze karşı UBP, kendilerinin bu görüşte olmadığını söyledi. İç politikada belli noktalara uzlaşabiliriz ama Kıbrıs sorununda görüş böyleyse sağ politikalar çerçevesinde bir yapı oluşturacağız denildi. Bu çerçevede oluşan bir hükümet var.”
Akansoy, hükümet programında da olduğu gibi iki ayrı devlet siyasetinin gündemde tutulacağını belirterek, “Anlaşılan Tatar’dan sonra Ertuğruloğlu Cumhurbaşkanlığına hazırlanmak isteniyor. Kulislerde Ertuğruloğlu’nun oyundan düşmemesi için kabinede yer alması gerektiği konuşuluyor” görüşünü ileri sürdü.
Asım Akansoy, UBP Kurultay sürecinde Sucuoğlu’nun geri çektirilmesiyle bu olayın arasında hiçbir fark olmadığını savundu. Akansoy, “Ertuğruloğlu o kadar şahin ki Meclis kürsüsünde yaptığımız eleştirilere bile tahammülü yok” dedi.
“SİYASİ YAPIYA, HALK İRADESİNE, SAYGISIZCA MÜDAHALE VAR”
Akansoy, Kıbrıs Türk halkının birçok alanda sorunu olduğunu belirterek, bu sorunları çözemeyen bir kabineye, hükümete karşı doğal olarak toplumsal muhalefetin yükseleceğini belirtti.
Asım Akansoy, “Kuzey Kıbrıs’ın bir alt yönetim düzeyine konumlandırılmasının asla kabul edilebilir olmadığını” söyledi. Akansoy, meselenin sadece bir telkin meselesi olmadığını ileri sürerek, buradaki meselenin siyasi yapıya, halk iradesine, saygısızca müdahale etmek olduğunu iddia etti.
Akansoy, en büyük sorunlardan birinin Ankara ile olan ilişkiler olduğunu savunarak, ilişkilerin sağlıksız devam ettiğini ileri sürdü ve bunun Kıbrıslı Türkleri zor durumda bıraktığını kaydetti.
Akansoy, Ankara ile olan ilişkilerin yeniden masaya yatırılması gerektiğini belirterek, şöyle devam etti:
“Tüm söylenenler arasında Sayın Tatar’ın bile Ankara ile olan ilişkisinin mesafeli olduğu ifade ediliyor. Bunları konuşmak ve artık önümüze bakmamız gerekir. Biz kararlılıkla demokrasimize sahip çıkacağız. Alt yönetim ve arka bahçe politikaları devam ediyor diye duracak değiliz. Asla demokrasiden ve kendi ayaklarımız üzerinde durmaktan vazgeçmeyeceğiz. Ekonomik olarak kendi ayakları üzerinde durma tezi, demokratik olarak kendi kendimizi yönetme tezimizden ayrı düşünülemez. Kendi kendimizi yönetmeyelim ama ekonomimiz gelişsin diye bir dünya yoktur. Bir sürü iç içe geçmiş yaşamı zorlaştıran, gelişmeyi önleyen ilişkiler yumağı var. Bunun kesilip atılması gerekir.”
Kıbrıs sorunu ile ilgili 2023 Şubat ayında Güneyde başkanlık seçimi olacağını belirten Akansoy, 2023’te Türkiye’de seçim dönemi yaşanacağını, tüm bunlar göz önünde bulundurularak, KKTC’de Türkiyeli seçmen de dikkate alınarak bazı operasyonlar içine girilmiş olunabileceğini de savundu.
Akansoy, ülkenin demokrasisine sahip çıkmanın “Türkiye karşıtlığı” demek anlamına gelmediğini belirterek, “Bundan sonra insanlara sandığa gidin ve oy kullanın nasıl diyeceksiniz?” diye sordu.
Akansoy, 2005-2010 yılları arasında Mehmet Ali Talat’ın Özel Kalem Müdürlüğü görevinde bulunduğunu anımsatarak, özellikle o dönem Türkiye ile olan ilişkilerde Sayın Talat’ın çok dikkatli ve sorumlu bir tavır içinde olduğunu söyledi. “O dönem Türkiye’deki siyasi erk ile aralarında daha sağlıklı ilişkilerin olduğunu” belirten Akansoy, “Talat o dönem basın önünde Türkiye ile çatışmacı bir tavır içine girmedi ancak ben tanık olarak söyleyebilirim ki farklı görüşler olduğunda müzakere ederdi, tartışırdı. Lokmacı Barikatını Sayın Talat nasıl açtı? Çok mücadele verildi” diye konuştu.