AÇILMAYIP DA NE YAPALIM? SÖYLEYİN!

0
blank

Hava ulaşımı karantinasız gelişlere açıldı. Denizden ve Güney’den gelenler zaten vardı. Gelenler PCR testi ile kontrol edilecek olsa bile, bu açılış Covid-19 virüsünün KKTC’ye taşınması riskini de beraberinde getiriyor; buna hiç kimsenin kuşkusu olmaması gerekiyor!

Tam da bu yüzden, bu açılmayı savunanlar özellikle pandemi hastanesi gerektiğine vurgu yapıp duruyorlar. Hükümet, şimdiye kadar böyle bir hastaneyi devreye sokmayı başarmalıydı; olmadı! Şimdi hemen olmak zorundadır.

Aslında bu açılma ile sıkı korunma önlemlerine de geri dönmek zorundayız. Kişisel olarak veya insanların temas halinde olduğu mekanlarda önerilen korunma önlemlerine harfiyen uymak gerekecektir. Şimdiki duruma göre uyan var; uymayan var! Çok da umursamadık! KKTC’de virüs olmadığı çeşitli şekillerde ortaya çıkmıştı zaten; onun rahatlığı ile elimizde maskeler dolaştık durduk. Maskelerin tekrar yerlerine, yüzümüze dönmesi gerekecek.

Böyle bir gereklilik varsa ve bu aslında kişisel olduğu kadar toplumsal bir ihtiyaçsa, bu önlemlere uyulup uyulmadığı da denetlenmelidir. Uymayanlar için ceza öngörülmesi de kaçınılmazdır. Kamu yararı bunu gerektiriyor; bu gerekliliğe zarar veren elbette cezalandırılmalıdır.

AÇILMAK İHTİYACI

Hükümet bu sayılan önlemleri almayı ne oranda başarabilecektir; bilmiyorum! Bildiğimiz şey; bu önemleri alarak açılmanın bir zorunluluk olduğudur.

Bu açılma sayesinde ekmek parası kazanabileceğini düşünenler vardır. Turizm ve yükseköğretim sektörlerinde çalışanlar; bu sektörlere çeşitli şekillerde hizmet verenler ve ürünlerini satanlar… 

Kimi verilere göre kredi kartı harcamaları % 37 oranınde gerilemiştir… Gıda tüketiminde ciddi düşüşler yaşandığı ileri sürülmektedir. Bu daralmanın özellikle tarım ve hayvancılık ürünlerinin tüketimini düşürdüğine ilişkin haberler hergün sayfaları dolduruyor. Ekonomi ciddi şekilde daralıyor… Gıda tüketimi bile gerilediğine göre önümüzde çok daha büyük sorunların yaşanacağı günler var demektir.

Daralan ekonomi ile birlikte yitirilen işler vardır; bu işleri sürdürerek ekmek parasını kazanan insanlar vardı. Onlar, şimdi yasal olarak çalışıyor görünseler bile gerçekte işsizdirler. Bu işsizliğin yakında resmi bir duruma dönüşmemesi için yurt dışından gelişler, gerekli sağlık önlemleri alınarak başlatılmalıdır.

KİMİN SORUNU?

Bu daralma herkesin sorunu olmalıdır… Bugün salgın nedeniyle işini kaybedenler, yarın sizi tehdit eder hale gelecektir. Esnek bir yapımız olsa, işsiz kalanlar çalışmaya devam edenlerin yaptığı işleri daha ucuza yapmayı teklif edecek; belki de işler bu yolla yeniden paylaşılmış olacaktı.

Ama öyle değil!

KKTC’de hiçbir şeyden etkilenmeyen bir kesim vardır: Kamu görevlileri… Devlet onların her yönden güvenceye almıştır… Maaşları devlet güvencesindedir; işleri de öyle… Ekonomik daralma onların sorunu değildir.

Açılmaktan korkan ama kapalı kalmaktan korkmayan geniş bir kitle var… Bu açılma meselesini bu kadar tartışmamızın nedeni de sanırım budur. Maaş almaya devam ettikleri halde azalan veya zaten olmayan işleri nedeniyle bolca da zamanları var… Sosyal medyada yazıp durmak da, kampanya yapmak da serbesttir… Üstelik, yaptığınız kampanya ile kendinizi değil halkınızı korumaya çalıştığınızı bile ileri sürebilirsiniz…

Ama söylemedikleri bir şey vardır: Kapalı kalmayı nasıl sürdürebiliriz?

Gerçekte bu sorunun yanıtı vardır ama onlar bunu söylemekten kaçınıyorlar.

Kapalı kalmanın koşulu, elde-avuçta ne varsa eşit bir şekilde bölüşmek; yapılacak işleri imece kurallarına göre yerine getirmek ve başka ülkelerdeki başka insanların Covid-19 için aşı veya ilaç geliştirmesini beklemektir. İşte bunu söylemiyorlar! Ellerindekileri paylaşmaktan korkuyorlar!

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz