Kıbrıs Türk halkının çözmek zorunda olduğu “birinci önemli” sorunu nedir?
En önemli sorun, işe yaramaz kamu yönetimidir. Kamu yönetimi hem işe yaramazdır; hem de bütün kaynaklarımızı tüketmektedir.
İthalatımızın büyük bir çoğunluğunu Türkiye’den yapmaktayız. Türkiye’de dolaşımda olan emtianın burada da dolaşımda olmasının hiçbir sakıncası yoktur. Bu ithalatı serbestleştirsek, bundan zarar görmesi muhtemel üreticilerimizi de üretim aşamasında desteklesek, gümrüklere bile gerek kalmayacaktır. Bugün, en büyük gelir gibi görünen gümrükler, hem pahalılığın en önemli kaynağı, hem de çok önemli bir giderdir. Daha bugün yeni memurlar alınması talep edilmektedir.
Bugünlerde belediyelerin birleştirilmesi konuşulmaktadır. Ortada, “belediyelerin batmış olduğu” iddiasından başka herhangi bir gerekçe yoktur. Belediye reformu yapmaya çalışanlar da biliyorlar ki bu batmanın sebebi, belediyelerin gereksiz harcamalarıdır. Mevcut yasal düzen içinde personel istihdamı yapamayan belediyelerin hepsi de bir “yancı şirket” kurmuş ve alabildikleri kadar personel almışlardır. Belediye personeline yaptıramadıkları hizmetleri, yarım-yamalak da olsa bu insanlara yaptırmaya çalışmaktadırlar.
Başbakan Üstel, kamu ile özel sektör maaşlarını yakınlaştırmayı amaçlayan 2011 yılına ait bir yasayı, aynen sendikacılar gibi “göç yasası” olarak nitelemekte ve bu tarihten sonra kamu görevine girenlerin maaşlarını yükseltme söz vermektedir.
Daha da önemlisi vardır: Bugünkü Gıynık yayınlarından öğreniyoruz ki, kamunun yaptığı ihaleler içinde en büyük kalemi “temizlik” oluşturmaktadır. Devlet, dairelerini personel ile doldurmakla kalmıyor, temizlik ve güvenlik başta olmak üzere yapılması gereken işler için “hizmet” de almaktadır. Kamu görevlilerine hizmet için “hizmet” alımı…
Eh, bunun bir de kliması, elektriği, sobası, kırtasiyesi, benzini, kahvesi ve çayı yok mu?
Devlet, yaratılabilen bütün kaynağı kendi önüne çekmekte ve verimsiz, hiçbir işe yaramayacak şekilde harcamaktadır.
Kıbrıs Türk halkının, Rum tarafını herhangi bir çözüme zorlayacak gücü derleyememesinin nedeni budur… Kıbrıslı Türk gençleri spor ambargosu altında ezilirken, başarılı sporcuların devlet desteğinden mahrum kalmasının nedeni de burada aranmalıdır. Devlet okullarındaki çöküşün, hastanelerde doktor ve ilaç bulunamamasının nedenini sorduğumuzda “para yok” demiyorlar mı?
KKTC’de insanca bir yaşam süremememizin tek nedeni işte budur: Para yok! Çünkü parayı yutan bir devle birlikte yaşıyoruz. KKTC devleti, hiçbir işe yaramasa da yarattığımız bütün kaynağı öğütmekte ustalaşmıştır.
Ne olur, başlığımı da yanlış okumayın: “Devletin yükünden” değil, “devlet yükünden” söz ediyorum. Her devletin halkının sırtına binen bir yükü vardır. Bizimki artık haddini aşmıştır.