Beynimiz, günlük yaşamda çoğu zaman farkında olduğumuz ya da olmadığımız her şeyden etkileniyor. Bu durum da depresyondan dikkat eksikliğine, öğrenme güçlüğünden unutkanlığa kadar birçok ciddi sorunla karşı karşıya kalma riskimizi artırıyor. Dolayısıyla beyin sağlığımızı korumak için de çaba harcamamız gerektiğini belirten Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Derya Uludüz, bu hayati organa zarar veren etkenleri ve onlarla başa çıkma yollarını şöyle sıraladı…
İNFLAMASYON
İnflamasyon yani iltihaplanma aslında herkeste meydana gelen ve bağışıklık sisteminin vücudu çeşitli hastalık veya yaralanmalara karşı korumak amacıyla oluşturduğu bir tepkidir. Ancak uzun dönemli inflamasyon kronik hastalıkların gelişiminde önemli bir nedendir. Kronik inflamasyon, aşırı kalori tüketimi, yüksek kan şekeri seviyeleri ve oksidatif stresin neden olduğu hücresel stres ve işlev bozukluğu ile tetiklenebilir. Bir kez tetiklendiğinde, yıllarca hatta on yıllarca fark edilmeden vücuda ciddi zararlar verebilir ve kalp, kanser, diyabet, inme, Alzheimer gibi birçok hastalığı tetikler. Çok göze çarpmasa da dünyada ölümlerin yüzde 60’ının sebebi inflamasyon ile ilişkili rahatsızlıklardır. Neyse ki doğru tedaviler uygulandığında vücudun inflamasyondan tamamen kurtulması mümkün. Burada tedaviden kastımız sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz gibi yaşam şeklinizde yapacağınız birkaç küçük değişikliktir.
YANLIŞ BESLENME
Beyin iyi beslenmek ve zararlı toksinlerden kurtulmak ister: Vücudumuzda sürekli beyin hücreleri dahil tüm hücreler yenilenir, beyin hücreleri kendini üç ayda bir yeniler. İyi besin hücre gelişimi ve yenilenmesi için yakıttır. Yediklerimiz beynimizi doğrudan etkiler. Fastfood ile beslenirseniz kilolu bir vücudunuz ve “fastfood” gibi bir beyniniz olur. Yiyecekler aynı zamanda ilaçtır, moralinizi ve enerjinizi etkiler, ruh haliniz, kaygılarınız, stres düzeyiniz, davranışlarınız ve bilişsel işleviniz üzerinde etkiye sahiptir. Besin alerjileri “beyin sağlığı” sorunlarına neden olacak şekilde beyni toksik hale getirir ve bu da inflamasyona yol açabilir. Birçoğumuz birkaç saat veya bir gün önce yediğimiz bir şey ile zihinsel veya bilişsel sorunlarımız arasında bağlantı kuramayız. Oysa kötü beslenme düzeninin yol açtığı depresyon, dikkat eksikliği, hiperaktivite, demans gibi birçok hastalık vardır.
YETERSİZ UYKU
Uyku beyin sağlığımız için olmazsa olmaz iken uykusuzluk en büyük düşmanlardan biridir. En ideal uyku süresi 7-9 saat arasındadır, minimum 7 saatlik uykuda beyin derin temizlik yapar. Uykuda geçirilen sürenin yetersiz olması durumunda beynin enerji ihtiyacı artar, uykusuzluğun yarattığı stresten dolayı adrenalin, kortizol gibi stres hormonları yükselir. Gece dengelenemeyen metabolizma uykusuz geçen gecenin sabahında gün içinde yavaşlar. Dolayısıyla yetersiz uyku; diyabet, hipertansiyon, kalp hastalığı ve obezite ile ilişkilidir. Uykusuzluğun uzun sürmesi ile beraber öğrenme güçlükleri, ruhsal sorunlar, kronik hastalıklar, hafıza sorunları gün yüzüne çıkar.
HAREKETSİZLİK
Yüksek tansiyon, diyabet, kalp-damar veya obezite gibi birçok kronik hastalığa karşı mucizevi ilaçlarımız yok ama egzersiz bunlar için aslında aradığımız o masrafsız, sihirli ilaç olabilir. Spor yapmak sağlık yönünden o kadar güvenli ve ucuz bir yol ki, eğer “koruyucu hekimliği” iyi yapabilseydik belki de bugün bu kadar çok kronik hastalıkla karşılaşmazdık. Peki, egzersiz için sadece yürüyüş ya da tek tip bir spor yeterli mi? Bunun cevabı hayır. Çünkü bir kardiyo egzersizi olan yürümek, bisiklete binmek ve yüzmek çok faydalı olsa da denge ve esneklik kazandıran egzersizleri bir bütün olarak düşünmek gerekiyor. Egzersizle kan akışı desteklenir ve beyinde yeni hücre oluşumuna elverişli bir ortam hazırlanır. Ayrıca kapalı ve açık havada yapılan sporun da farkı var. Açık havada yapacağımız bir yürüyüş hafızamızda, düşünme yeteneğimizde, kalp sağlığımızda, cinsel sağlığımızda iyileşmeye katkıda bulunur.
TOKSİNLER
Teknolojik aletlerde ekran süreleri, işlenmiş hazır gıdalar, yakınınızda sürekli maruz kaldığınız baz istasyonu, küflü ortamlarda (banyoda, klimadan gelen havada) sık bulunmak vücudun farklı yollarla toksinlere maruz kalmasına örnektir. Beslenme yolu ile alınan toksinleri trans yağlar, gluten, aspartam, cıva oranı yüksek balıklar, organik olmayan kırmızı et, plastik ile temas eden gıdalar olarak ifade etmek yerinde olacaktır. Toksinler vücudunuza çeşitli şekillerde girebilir ve zarar verebilirler. Baş ağrıları, kilo artışı, ödem, uyku problemleri, aşırı yorgunluk, karın ağrısı, ishal kısa süreli toksinlere maruz kalma yakınmalarıdır. Uzun dönemde ise toksinler sıklıkla hormonal sistemi bozarak veya kanserojen olarak vücudu etkileme eğilimindedir. Hormon sistemini bozarlar, düzenli hormon üretimini ve vücudun düzen içinde çalışmasını engellerler. Üreme, bağışıklık ve nörolojik sistem üzerinde olumsuz etkileri olabilir. Davranışı ve kişiliği de değiştirebilir. Çocuklarda, gelişim sorunlarına neden olabilir. En sık maruz bıraktığınız toksinleri ve nasıl maruz kaldığınızı bilip, kendinizi korumanız beyin sağlığınız için de önemli bir adımdır.
KRONİK STRES
Stres her insanın günlük hayatında karşılaştığı baş etmesi zor ya da kişinin kendini tehdit altında hissettiği durumlara karşı gösterdiği bir tepkidir. Beyin stresi algıladığında kortizol salgılar ve alarm durumuna geçer. Kortizol ve diğer stres hormonlarına uzun süreli maruz kalmanın beyin üzerinde, özellikle hafızada rol oynayan hipokampus, amigdala ve prefrontal korteks alanlarında olumsuz etkileri vardır. Kısa süreli stres, beyninizi zirvede performans göstermeye zorlayabilir. Ancak stres uzun süreli olduğunda zararlı beyin değişiklikleri üretmeye başlar. Kötü yemek seçimleri yapar, enerji seviyenizi düşürüp hareketsizliğe yol açar, uyku düzeninizi bozar, bağışıklığınızı zayıflatır, kalp krizi ve felç riskinizi artırır. Stres yönetimiyle örneğin sıkıntılı bir anınızda derin derin nefes alıp vererek rahatlayabilir, beyninizin bu durumdan zarar görmesini engelleyebilirsiniz.
VİTAMİN EKSİKLİĞİ
Beyin çalışmak için enerji tüketir, eğer beynin iyi ve uzun süreli yüksek performansta çalışmasını istiyorsak yeterli ve kaliteli desteği vermek zorundayız. Bu destekler içerisinde Omega-3 içeren balıklar, doğru dozlarda; folik asit, D vitamini ve demir ve E vitamini bunlara örnek olarak verilebilir. Yeşil yapraklı sebzeler, mor meyveler, fındık, ceviz, zeytinyağı ve nohut gibi gıdalar bireyin beslenme ve ihtiyacına uygun olarak düzenlendiğinde beynin ihtiyaç duyduğu enerjiyi doğru kaynaklardan sağlar. Yetersiz beslenme yaş ile ilişkili bilişsel işlev bozuklukları, demans ve Alzheimer’a yol açabilir.