Türk Demokrasi Vakfınca bir otelde düzenlenen “Türk Demokrasi Vakfı; Yeniden” toplantısına katılan Kılıçdaroğlu, burada yaptığı konuşmada, Türk Demokrasi Vakfı’nın yeniden ayağa kalktığını, bu tür vakıflara ve sivil toplum kuruluşlarına siyaset kurumunun, akademik dünyanın, medyanın ihtiyacı olduğunu belirtti.
Demokrasinin gelişmediğini, geçen yüz yıl içerisinde büyük bedeller ödendiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, “Başbakanları idam ettik, gencecik fidan gibi gençlerimizi idam ettik. Darbeler, bildiriler oldu. Bunların hepsi oldu bir şekliyle. Ama geçmişten ders çıkarıp güzel bir gelecek inşa etmek zorundayız. Eğer geçmişten ders çıkarıp güzel bir gelecek inşa edemezsek çocuklarımıza karşı bizim sorumluluğumuz var demektir. Onlara güzel bir gelecek değil karamsar bir gelecek hazırlıyoruz demektir.” diye konuştu.
Siyaset dünyasının geleceğe umut vermesi gerektiğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, demokrasinin gelişmemesinin temel noktasının, ödenen vergilerin hesabının sorulmaması olduğunu söyledi.
“Özgür medya, demokrasi için olmazsa olmaz”
Hesap kanununun önemli olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, “Bizim güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçişle ilgili hazırladığımız metinde önemli bir şey var. Kesin Hesap Komisyonu kurulacak, plan bütçe komisyonu dışında. Kesin Hesap Komisyonunun başkanı ana muhalefet partisinden olacak ve iktidar, geçmişte kabul edilen ve uygulaması yapılan bütçe hesaplarını orada muhalefete hesap vererek rolünü ifa edecek.” dedi.
Demokrasinin gelişmemesindeki temel sorunlardan birinin de medya olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, medyanın siyaset kurumundaki ayrışmaya paralel olarak ayrıştığını söyledi.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“İktidar sahiplerinin en çok ihtiyaç duyacakları şey, özgür medyadır. Çünkü Türkiye’nin veya dünyanın herhangi bir yerinde olan bir olayı iktidar sahipleri en hızlı medyadan öğrenirler. Haber ne kadar doğru yansırsa o kadar güzel olacak. Yanlış varsa süratle yanlışı gidermek için müdahale imkanları olacak. Ama bir grup medya sadece güzelleme yapıyorsa aslında iktidarın aleyhinedir. İktidar gerçekleri göremez. O zaman siz toplumdan belli gerçekleri kaçırıyorsunuz demektir. Medyanın özgür olması lazım. Özgür medya, demokrasi için olmazsa olmaz.”
Parlamentoda Anayasa Mahkemesine üye seçilmesine ilişkin Kılıçdaroğlu, iktidar olmaları halinde Meclis iç tüzüğünü değiştirerek, Anayasa Mahkemesine üye olarak başvuracakların asgari standartlarının, Meclis iç tüzüğünde yazmasını sağlayacaklarını bildirdi.
“Siyasetçi gelmesini nasıl biliyorsa gitmesini de bilmek zorundadır”
Demokrasinin, can ve mal güvenliği anlamına geldiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, farklı düşünceler kadar değerli bir şeyin olmadığını söyledi.
Farklı görüşlere tahammül edilmesi gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bugün yaşadığımız ortamda, aykırı düşünce ifade edenlerin yakalandığını, hapsedildiğini, tutuklandığını görüyoruz. Bu bizim açımızdan ciddi bir sorun. Şu soruyu kendimize sormamız lazım. Neden demokratik yaşamımızda büyük zikzaklarımız oldu? Bunun tek sorumlusu da siyaset kurumudur. Önce iğneyi kendimize batıracağız ondan sonra çuvaldızı başkasına batıracağız.
Siyasetçi iktidar olduğu zaman nasıl iktidar olduysa yani gelmesini nasıl biliyorsa gitmesini de bilmek zorundadır. Geldiği gibi yani halkın oylarıyla giderse ve gittiği zamanda hoş bir sada bırakırsa o demokrasi süratle gelişir. Aksi halde gelirsiniz iktidar olursunuz, iktidardan gitmemek için seçim kanunu başta olmak üzere, medyayı, yargıyı, sivil toplum örgütlerini kontrol edeceğim ve burada yerimde kalacağım dediğiniz andan itibaren demokrasi kan kaybetmeye başlıyor ve otoriter rejime doğru gidiyoruz.”
Rejimi yaşatmak için nasıl geliniyorsa gitmesinin de bilinmesi gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, “Başkalarının da bu ülkeyi yönetebileceklerinin kabulünü, kendi zihin dünyamızda var edebilmeliyiz.” dedi.
“Demokrasiyi savunuyorsak bir arada olalım”
Siyaset kurumunun hatalardan ders çıkarması halinde tarihin tekerrür etmeyeceğini anlatan Kılıçdaroğlu, tarihi tekerrür ettirmemenin de siyaset kurumunun temel görevlerinden olduğunu kaydetti.
Programa katılan eski TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın güzel bir konuşma yaptığını, “Keşke diğer partiler de gelse buraya” ifadesini kullandığını dile getiren Kılıçdaroğlu, “Demokrasiyi savunuyorsak bir arada olalım.” dedi.
Toplumun ayrıştığını, Türkiye’nin tehlikeli bir mecraya doğru gittiğini aktaran Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“Biz ‘altılı masa’ diyoruz bazen. Türkiye masası, demokrasi masası, milletin masası neyse adı. Bizi birleştiren tek bir konu var. Bu ülkeye gerçek anlamda demokrasiyi getirmek. Her birimiz ayrı partiyiz, her birimizin programları farklı. Ama ülke bu haldeyken meseleyi bir parti meselesi olmanın ötesinde artık mesele bir Türkiye meselesi haline gelmiştir. Türkiye’ye demokrasiyi getirmek zorundayız. Birlikte getirmek zorundayız. Ondan sonra demokrasi gelir, kurallar, taşlar yerine oturur elbette ki her parti kendi görüşünü, düşüncesini bir şekliyle ifade edecektir. Halk kime teveccüh ederse elbette o da iktidar olacaktır. Bu yoldayız.
Tazminatlardan söz ettiniz Sayın Arınç, dünya kadar tazminat, davalar açıldı. Ama hiçbirisi beni yıldıramaz. Bütün o davaların hangi gerekçeyle açıldığını gayet iyi biliyorum. Bütün o davaları kazanacağız. Bu ülkeye gerçek anlamda demokrasiyi ya getireceğiz ya getireceğiz. Bunu sağlamak zorundayız.”
“Problemler demokratik, hukuki kanallara aktarılamıyor”
Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal da yaptığı konuşmada, demokrasinin önemine işaret ederek, Türk Demokrasi Vakfı’nın demokrasi okulu olarak kurulduğunu söyledi.
Demokrasiye her alanda ihtiyaç olduğuna değinen Uysal, “Bugün maalesef tabii bir demokrasi maceramız yok. Özellikle 27 Mayıs’tan itibaren Türk demokrasisi kaybettiklerini yerine koymak adına bir mücadele vermek mecburiyetinde kalmış.” diye konuştu.
Çok partili hayata geçildiğinden itibaren demokrasiyi bir değerler manzumesi ve işleyen bir demokratik rejim haline, işleyen bir hukukla perçinleyerek getirilemediğini savunan Uysal, Türk demokrasisinin en zor sınavıyla karşı karşıya kaldığını söyledi.
Uysal, “Kaybetmeye yüz tuttuğu andan itibaren demokrasinin, hakların, özgürlüklerin ne manaya geldiğini daha fazla anlıyoruz.” dedi.
Problemlerin demokratik, hukuki kanallara aktarılamadığını savunan Uysal, herkesin ortak ve eşit fırsatlara sahip olduğu bir Türkiye’nin inşa edilmesi gerektiğini kaydetti.
Programa, eski TBMM Başkanı Arınç ile CHP, İYİ Parti, DEVA Partisi, Gelecek Partisi, Saadet Partisi ve Demokrat Parti yetkilileri, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, eski bakanlardan Murat Karayalçın, Ertuğrul Günay ve Türk Demokrasi Vakfı Başkanı Salih Uzun katıldı.