Seçime girecek olan sekiz partiden altısı bir önceki dönemde kurulan koalisyon hükümetlerinde görev aldı.
Birinin hatırlatmasına gerek kalmadan bu seçim sıcağı sıcağına elde edilen bu tecrübeye istinaden tekrar şans verilirse yasama ve yürütme makamında yapacakları ile ilgili değil midir? Bunu da bütçe çerçevesinde anlatmalarını beklemek konuyu çok mu basite indirgemiş olur?
Devletin gelir-gider dengesi ve bütçe detayları en güncel haliyle bu altı parti tarafından biliniyor olması lazım. İlk defa aday olanlar içinde sayısı az da olsa devlet ve özel sektördeki tecrübelerine istinaden rakam ve hesap bilen adaylar da var.
Dönüyorum topluma bakıyorum. Bu pandemi toplumu bütçe yapmaya öyle ya da böyle mecbur kılmıştır. Seçmen belki makro ekonomiyi bilmez ama mikro bazda ailesinin nakit akışını nasıl dengede tutabileceği konusunda “ip cambazı” olup çıkmıştır.
Diyeceğim o ki, parti liderlerinden başlayarak aday olanlar “cek, cak” diyerek vergiyi indireceğim, zam yapmayacağım diye vaatte bulunurken bunları hangi kaynak ile yapacağını da aynı cümle içinde anlatsa karşısında onu dinleyecek kitle de hazırdır. Hatta zor tercihler arasında yaşanacak ikilemler ile ilgili empati yapmaya kalkılsa onu belki de hiç olmadığı kadar anlayacak bir kitle bulacak siyasetçi. Yeter ki adaletli ve kamu bütçesinde ciddi tasarruf tedbirleri olan tutarlı bir plan olsun. Yapılan vaatler de bu planın parçası olacak şekilde anlatılsın.
Toplum umut bağlayacağı bir şey duymak adına tabiri caizse Kerbela’ya dönmüş. Bir taraftan yapılan vaatlere inanmak istiyor ama hangi kaynak ile bunun yapılacağını da öğrenmek istiyor. Siyaset yapmaya aday olanlar partilerinin vaatlerini bütçe çerçevesinde rakamları alt alta koyup lütfedip anlatma görevini de üstlerine vazife olarak almış oldular.
Biz bunları beklerken evvelsi gün bunun yerine ne duyduk? “Türkiye’den davet aldık. Seçime 10 gün kala Ankara’ya gideceğiz.” Gerisini siz anlayın. Kaynak ile ilgili vaat bu herhalde!
Aynı gün ana muhalefet partisi lideri de vergileri indireceğini ve maliyet kaynaklı artışlarla ilgili de zam yapmayacağını söyledi. Para basamayacağına göre hangi kaynakla bunu yapacak? Somut bir şey yok. Yoksa acaba devletin kasası Euro’ya geçince dolacak da haberimiz mi yok? Hoş bu Euro’ya geçeceğiz konusu da sonunda muhasebe kayıtlarını Euro tutacağımıza kadar indirgendi. Başlangıç noktasıyla gelinen nokta arasında biraz! da olsa fark var ama buna da şükür mü diyelim.
Ankara’ya (en nihayet) davet alan Başbakan bu kaynak konusunu bizim yapacaklarımızdan başlayarak T.C devletine de bu ziyaretinde anlatsa buna da lafım yok. En azından siyaset olması gerektiği mecraya çekilmiş olacak.
Kamudan ne kadar tasarruf gelebilir? Ne kadarı verimlilik artışından gelir? Seçime katılan 6 partinin liderleri ve en ön sıralardan aday olan vekilleri bakanlık görevi yaptı. Kamu bütçesinde hiç mi tasarruf edilecek bir şey yok? Yarıştırın fikirlerinizi? Kim yaratıcı ve yönetmekte ehil seçmeden önce görülsün.
Ne kadar kaynak daha önce vergilendirilmemiş alanlardan gelebilir? Bunu da kuru kuruya değil adını koyarak vaat etmek lazım. Polemik olacaksa kim milliyetçi kim vatan haini üzerinden değil de bunun üzerinden olsun.
Artırılabilecek ticaret hacminden halihazırda olan vergilerle ne kadar kaynak gelebilir? İhracatı, üretimi ve yatırımı artırmak için nasıl bir teşvik sistemi getireceksiniz? Hangi iş alanlarını öncelikli olarak ele alarak bunu yapacaksınız? Tarımda kendi kendimize yetmenin ötesinde narenciye, patates ve hellim gibi kalite algısı yüksek ve göreceli olarak dış pazarı olan ürünlerin ötesinde hangi ürünleri ön plana çıkarmayı düşünüyorsunuz? Bugüne kadar üzerinde durmadığımız adanın iklim şartlarına uygun ve yıl içinde birden fazla hasat alabileceğimiz hangi ürünler var? Bu konu başlığı altında ne kadar ek kaynak yaratılabileceğini söyleyerek köylüye ve çiftçiye umut verin. İçinde devletin yönlendirmesi ile üretim olsun. Yaratıcılık olsun.
Bir köşe yazsını daha fazlasını sığdırmak mümkün olmaz. Bunları anlatın be kardeşim.
Lafı daha fazla uzatmayım. Seçime sayılı gün kaldı. Toplumun artan bir kesimi sandığa gidip gitmemek ikileminde. Bu konjonktürü bütçe çerçevesinde yapacaklarınızı anlatarak niye seçimde fark yaratmak ve oy toplamak için fırsat olarak görmüyorsunuz?
Yoksa problem, bütçe çerçevesinde gerçekçi ve tutarlı plan yapmayı ve bunu hayata geçirmeyi bilmemekten mi kaynaklanıyor? Bilgi eksikliği ve öğrenmek istememek mi problem?
Acı gerçek yoksa bu mu?
O zaman da bu seçim bize çok lüks. Tasarrufa buradan başlamak lazım sonucu çıkıyor.
Vize sınavı gibi acaba partileri vaatlerini hangi kaynak ile yapacaklarını rakamları ile sunacakları bir ön bütçe hazırlığını YSK ve kamuoyu ile paylaştıktan sonra seçime girmelerini sağlayacak bir yasal düzenleme mi yapmak lazım?
Ciddiyim.
Partilerin şu andaki seçime girme kriterleri görüldüğü üzere pek işe yaramıyor.
Bu düzeni siyasetçileri şaşırtarak değiştirmekten başka çaremiz yok. Şaşırtalım ki aşalım!