Çağatay, “Rum tarafı, görüşmelere kaldığı yerden, eski şartlarla devam etmesi için bir özel temsilci atanmasını istiyor.
Halbuki olması gereken, Lute’un görev tanımını değiştirmeden her iki taraf için bir zemin var mı diye yoklama yapabilecek, bu noktada bir değerlendirme yapabilecek yeni bir Genel Sekreter Danışmanı atanmasıdır” değerlendirmesini yaptı.
Çağatay, katıldığı bir televizyon programında, “Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın New York’ta yaptığı üçlü görüşmeye bakıldığında, hala ortak bir zeminin olmadığı açıkça görülüyor. Genel Sekreter, ortak bir zeminin ve masanın olmamasının ileride bir sıkıntıya neden olabileceği konusunda endişe duyabilir.
Güven yaratıcı unsurların artırılması ya da iş birliği konularının zorlanması, belki de Genel Sekreter’in Lute’un görev tanımı çerçevesinde görevlendireceği bir temsilciyle mümkün olabilir diye düşünüyoruz” dedi.
“RUM TARAFI ESKİ YOLLA YENİ BİR NOKTAYA VARILMAYACAĞINI BİLMELİDİR”
Rum tarafının hiçbir şey olmamış gibi BM tarafından arabulucu özel bir temsilci atanmasını istediğini ve bunun mevcut statükoyu sürdürmek anlamına geldiğini aktaran HP Girne Milletvekili Çağatay, şöyle devam etti:
“Crans Montana’da süreç çöktüğü için enkazın altından hiçbir şey olmamış gibi çıkılamayacağını, sürecin kaldığı yerden devam edemeyeceğini hep söyledik. O görüşmelerden çıkan en net sonuç statükonun devam etmemesi gerektiğiydi.
Federasyona dair bir çözüm için Rum tarafıyla masaya otururken, onlar belki de sadece statükonun devamı amacıyla masaya oturuyordu. Kıbrıs Türk halkının haklarının üzerine basarak tek başına Kıbrıs Cumhuriyeti adıyla Avrupa Birliği’nde BM’de edindiği yeri korumak için müzakere masasını bir araç olarak kullandı.”
Halkın Partisi’nin 2017’den bu yana, görüşmelerin aynı şekilde devam etmesinin mümkün olmadığını, federasyona ulaşmak için de farklı politikalar geliştirilmesi gerektiğini söylediğini dile getiren Çağatay, süreci proaktif politikalar ve yaratıcı fikirlerle yönetmek gerektiğini ifade etti.
Rum tarafının hiçbir şey olmamış gibi, BM tarafından arabulucu özel bir temsilci atanmasını ve görüşmeleri yürütmesini istediğine işaret eden Çağatay, şöyle konuştu:
“Biz de diyoruz ki; eski yolla yeni bir noktaya varmak mümkün değildir.
Bizim 2017’de ortaya attığımız ‘Çözüm için çözümden önce iş birliği’ modelinin üzerine yeni fikirler koyarak geliştirerek yolumuza devam ettik. Gördük ki; KKTC Cumhurbaşkanlığı, 5+1 gayri resmi toplantıda bizim iş birliği modelimizin bir kısmını ortaya koymuş ama bir de ön şart koymuştu.
Bu ön şartı eleştirmiştik, ‘Bir öneri sunuyorsunuz. Önerinin kabulü için de karşı tarafa şart koşuyorsunuz ve Rum tarafı masaya oturmayı kabul etse bile siz bu ön koşulla kendi elinizi kolunuzu bağlıyorsunuz’ dedik.”
“ŞU ANDA HÜKÜMET HALKA HİZMET EDEMİYORSA NEDENİ KURULUŞUNUN YANLIŞ KURGULANMASIDIR”
Erek Çağatay, “Adı var, kendi yok” diye tanımladığı azınlık hükümetinin bir seçim hükümeti olarak kurulduğunu hatırlattı.
Ekim 2021’de seçime gitmek üzere yola çıkan hükümetin kuruluş aşamasında demokrasiyi yaraladığını belirten Çağatay, “HP’den üç milletvekili hükümete destek versin diye ayartılmıştır. UBP her ne kadar istifaların kendinden bağımsız yapıldığını söylese de bu operasyonun tam da göbeğinde yer alıyordu.
İstifa eden milletvekillerinin UBP’yle birlikte hareket ettiğini görüyoruz, bu da zaten sözlerimizi doğruluyor. Biz, Meclis’te grubu bulunan üç partinin seçim tarihine kadar birlikte çalışmasının memleketin faydasına olacağını düşünürken, arka planda bizden üç vekille görüşülüyormuş. Bunlar demokrasiye zarar veren girişimlerdir.
Bu hükümet şu anda halka hizmet veremiyorsa nedeni kuruluşunun yanlış kurgulanmasındandır” dedi.
“HÜKÜMETİN MECLİS’İ AÇMAK İÇİN MUHALEFETTEN DESTEK İSTEMESİ ABESTİR”
Hükümetin Meclis’i açmakla yükümlü olduğunu vurgulayan Çağatay, hükümetin Meclis’i açabilmek için muhalefetten destek istemesini eleştirdi.
Çağatay mevcut durumu şöyle aktardı:
“Kurulduğunuz andan itibaren demokrasiyi, hukuk kurallarını hiçe sayarsanız, Anayasa’yı çiğnerseniz, Meclis İç Tüzüğü’nü dikkate almazsanız muhalefetin size destek vermesini de bekleyemezsiniz. Hukuk Komitesi’nde çoğunlukları olmadığı için, istedikleri seçim tarihini belirlemek adına AT-HOC Komite kurdular. Bu Meclis İç Tüzüğü’nü çiğnemektir, Anayasa’ya aykırı hareket etmektir. Görüyoruz ki, bu hükümet nisap sorununu yaşamaya devam edecektir çünkü hem hükümeti kuran partiler kendi içlerinde problem yaşamaktadır hem de milletvekillerinin bazıları kişisel menfaatleriyle hareket ederek nisap için pazarlık yapmaktadır. Bu durum sürdürülebilir değildir. Halkın Partisi olarak en kısa zamanda bir seçim tarihinin belirlenmesi gerektiğini ve Meclis’e yeniden halkın iradesi yansıtılmalıdır.”