New York’taki yeni Türkevi’nde Türk toplumunun temsilcileriyle bir araya gelen Çavuşoğlu, eski Türkevi ile ilgili anılarına değindikten sonra, Türkiye’nin ve vizyonun gelişmesi ve ilerlemesiyle daha büyük bir Türkevi’ne ihtiyaç duyulduğunu anlattı.
4 yıl önce temeli atılan Türkevi’ni COVID-19 salgını ve tüm zorluklara rağmen tamamladıklarını ve 20 Eylül’de farklı ülkelerin liderlerinin, büyükelçilerinin, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres‘in ve uluslararası toplum temsilcilerinin katılımıyla açılışının yapıldığını belirten Çavuşoğlu, açılışa COVID-19 kısıtlamaları nedeniyle herkesi davet edemediklerini bu nedenle de bugün açılışa katılamayan Türk vatandaşlarıyla bir araya gelmek istediklerini ifade etti.
35 katlı herkesin gıpta ettiği Türkevi’ni devletin ve milletin hizmetine sunduklarını söyleyen Çavuşoğlu, Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilciliği ve New York Başkonsolosluğunun yanı sıra, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin temsilciliğinin de Türkevi binasında yer alacağını kaydetti.
”Türkevi’ni insanlık için çalışan herkes kullanabilir”
Çavuşoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
”Burada sadece biz çalışmayacağız, sadece vatandaşlarımızla beraber olmayacağız. Şimdiden buraya gelen birçok konuk, ‘biz de burayı kullanabilir miyiz’ diye tekliflerde bulundular. Sayın Cumhurbaşkanımız da ben de muhataplarımıza ‘elbette burayı insanlık için çalışan herkes kullanabilir’ dedik. İnşallah birçok uluslararası örgüt ve onların temsilcileri de burayı kullanacak.
Sivil toplum örgütlerimiz kullanacak, derneklerimiz kullanacak. Burada toplumumuzu temsil eden kurumlarımız kullanacak. Burası Türk’ün evi, herkesin evi, hepimizin evi ve tüm vatandaşlarımız da burayı kullanacak.”
Türkevi’ndeki Türk toplumuyla buluşmaya katılan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar‘a teşekkür eden Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Herkes KKTC’nin egemenliğini ve verilen haklarını tanımak zorundadır”
”Milli davamız Kıbrıs’ı birlikte sonuna kadar savunmaya devam edeceğiz. Kıbrıs sürecinde 54 yıl federasyon için müzakere ettik. Biz hep iyi niyetle yaklaştık ve hep ılımlı yaklaştık, süreçleri destekledik ama Kıbrıs Türkünü azınlık gören ve Kıbrıs Türkü ile hiçbir şeyi paylaşmak istemeyen Rum kesimi tüm planları, tüm çabaları elinin tersiyle itti ve biz en son Crans Montana’da demiştik ki artık bir daha federasyon için müzakere etmeyeceğiz, artık iki devlet için müzakere edeceğiz.
Bugün sizinle birlikte, sizin liderliğinizde, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ve ortaya koyduğumuz vizyon çerçevesinde Kıbrıs Türkünün hakkının yenmemesi için bizler de sizin mahiyetinizde çalışıyoruz ve Kıbrıs Türkü‘nün hakkını inşallah sonuna kadar birlikte savunacağız. Herkes KKTC’nin egemenliğini ve 1960 anayasasıyla da verilen haklarını tanımak zorundadır. Bu doğrultuda sizlerin çabalarına biz Türkiye olarak elimizden gelen desteği vermeye devam edeceğiz. Bu süreci birlikte yürüteceğiz.”