Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, Türkevi’nin açılışına katılmanın yanı sıra, BM Genel Sekreteri ile görüşmek ve bu arada Genel Sekreter’in iki lider onuruna vereceği yemeğe katılmak üzere New York’ta bulunan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar bugün Ajans France Press (AFP) muhabirine bir mülakat verdi.
“Baştan beri sahip olunan egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü hakkının yeniden teyidi için mücadele verildiğini, bu çerçevede Kıbrıslı Türklerin kendi devletine sahip olma hakkını da halihazırda elinde bulundurduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Tatar, bu politikanın Türkiye tarafından de desteklendiğini, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada bu desteği tekrar vurguladığını belirtti. Geçtiğimiz Nisan ayında Cenevre’de gerçekleşen 5 artı BM toplantısına da atıf yapan Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs meselesinin sadece Kıbrıs’taki iki halkı ilgilendiren bir mesele olmadığını, Türkiye ve Yunanistan yanında Doğu Akdeniz’deki stratejik dengeleri etkilediğini söyledi.
“KALICI VE SÜRDÜRÜLEBİLİR UZLAŞI İÇİN KARŞILIKLI SAYGI VE DENGENİN TESİSİ ŞART”
Maraş konusunda sorulan soruya karşılık Tatar, 50 yılı aşkın bir süredir devam eden müzakereler sürecinde bu konunun da gündeme geldiğini, Kıbrıs Rum tarafının Annan Planı’na olumsuz oy vermesine karşın Avrupa Birliği’ne alındığını ve o tarihten bu yana Kıbrıs konusunun daha zor ve karmaşık hale geldiğini aktardı. Kıbrıs Rum tarafının adanın doğal kaynakları hususunda işbirliğini dahi reddettiğini hatırlatan Tatar, Kıbrıslı Türklerin egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü zemininde yan yana yaşayan iki ayrı ve bağımsız Devlet’in aralarında işbirliği oluşturmasına hazır olduğunu, ancak Rum tarafının sözde tanınma kaygılarıyla bunu kabul etmediğini, bununla birlikte kalıcı ve sürdürülebilir uzlaşı için karşılıklı saygı ve dengenin tesisinin şart olduğunu ifade etti.
Tatar, bu çerçevede, Türkevi’nin açılış törenine katılan Amerikan Ortodoks Başpiskoposu’na Rum/Yunan yetkililerin saldırdığını, Anastasiades ve Miçotakis’in ise Başpiskoposa verdikleri randevuları iptal ettiğini, bu tür hareketlerin onların hazımsızlığını ve hoşgörüsüzlüğünü gösterdiğini belirtti. Kıbrıs’ın ve Kıbrıs meselesinin tarihçesinden de örnekleler veren Tatar, adanın hiçbir zaman Yunanistan’ın idaresine girmediğini kaydederek, uluslararası topluma Kıbrıs’taki gerçekleri kabul etmeleri çağrısında bulundu.
Cumhurbaşkanı Tatar, bir soruya karşılık, Rum/Yunan ikilisinin 1960’lı yıllardan beridir adayı hegemonyaları altına almaya çalıştığını, bu mücadelenin halen devam ettiğini, Kıbrıs Türklerini 1974 yılındaki Türkiye’nin müdahalesinin kurtardığını, 1963’ten bu yana Kıbrıslı Türklerin kendi yapılanmasını gerçekleştirdiği süreçte devlet noktasına geldiğini, Türkiye’ninde buna tam destek verdiğini ve bundan geri adım atmamızın söz konusu olmadığını söyledi.
Yeni politikaya, AB ve uluslararası toplumdan tepki gelmiş olmasına ilişkin ne yapmayı öngördüğünün sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Tatar, “gerçekçi ve sürdürülebilir bir uzlaşı için elzem olan iki egemen Devlete dayalı politikayı sabırla anlatmaya devam edeceğini ve uluslararası toplumdan buna açık fikirlilikle yaklaşmasını talep ettiğini vurguladı. Tatar, diyalogdan hiçbir zaman kaçmadığını, ancak bu diyaloğun doğru ve gerekçi bir zemin üzerine kurulması gerektiğini, KKTC’nin bir gerçek olduğunu ve bunun göz ardı edilmesinin mümkün olmadığını bildirdi.