Çevremizi biraz olsun izlemeye hevesli olanlar, Türkiye, Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ın yaz sezonunu turistsiz geçirmemek için neler yaptıklarını görebilirler; adeta çırpınıyorlar.
Bilinen en etkili yol, çift aşısını yaptırmış kişileri herhangi bir başka teste tabi tutmadan ülkeye kabul etmektir. Yunanistan aylarca önce, hiçbir AB ülkesinin kabul etmediği ve Avrupa İlaç Ajansı’nın henüz daha onay vermediği Sputnik-V aşısını kabul edeceğini de duyurdu. Böylece Rus turistlere kapılarını da açmış oldu.
TÜRK-YUNAN SORUNLARI
Son aylarda yaşadıkları büyük gerilme karşın Türkiye ile Yunanistan arasında bugün (31 Mayıs) varılan anlaşma ise tam anlamı ile hayret uyandırıcıdır. Yunanistan’ı ziyaret eden Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu ile Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias, düzenledikleri ortak basın toplantısında “aşı sertifikalarının iki ülkede karşılıklı olarak tanınması” konusunda anlaştıklarını açıkladılar.
Bunun sonucu olarak, aşılanmış Türk ve Yunan vatandaşları iki ülke arasında bu sertifika ile seyahat edebilecekler. Temmuz başı itibarıyla Türkiye kıyıları karşısındaki Yunan adalarına günlük tekne seferlerinin de yeniden başlatılması bekleniyor.
Ne ala değil mi? KKTC ile Türkiye arasındaki turist akışının nasıl olacağı konusunda hiçbir temas yapılmamışken, KKTC makamları Türkiye’den gelen ve gelecek olan turistleri caydırmak için olmadık kurallar icat ederken Türkiye ile Yunanistan karşılıklı turist akışı sağlamak için anlaştılar bile!
Ağzınızı Poyraz’a açın! Aşılı TC yurttaşlarının Yunan adalarına doluşması yakındır.
KKTC DEMOKRASİSİ ÖLMÜŞTÜR!
Sanırım bunun başlıca nedeni, KKTC’deki demokrasinin çalışamaz duruma gelmiş olmasıdır. Yoksullaşan, salgın nedeni ile acı çeken insanların sesleri iktidar katından duyulmuyor.
KKTC’de açlık sınırında binlerce aile var; insanlar bütün birikimlerini harcadılar ama siyasi iktidar kendi nam ve hesabına çalışanları, özel sektörde çalıştıkları halde artık işsiz durumda olanları görmezden geliyor. Tam tersine onların birikimlerinden biraz daha çalabilmek için yeni “vergi oyunları” bile tezgahlıyorlar.
Oysa hiçbir demokrasi, ekonomik sorunların derinleşmesine duyarsız kalamaz; kalmamıştır. Ekonomik sorunlar, iktidar değişimine neden olan başlıca güçtür ama KKTC’deki iktidarın bu sorunların derinleşmesine aldırdığı bile yoktur. Günü geldiğinden “vatan, millet, sakarya” çığlıkları ve Türkiye’nin yapacağı müdahalelerle yollarına devam edebileceklerini sanıyorlar.
Tam bir çürümüşlük hali… Salgın, bu çürümüşlüğü iyice ortaya çıkardı!
YENİDEN YAPILANMA
Göreceksiniz ama; bu çürümüş yapıdan yeni bir şey doğacak!
Çoğunuz gibi ben de “Türkiye yardım yaptığı sürece hiçbir şey olmaz” diyenlerdenim ama artık Türkiye yardımlarının bu düzeni kurtarmaya yetmeyeceği de görülmeye başlanmıştır sanıyorum. Salgının yıkıp geçtiği ekonomi, Türkiye yardımları ile bile ayakta duramaz duruma geldi. Bu düzeni yeniden kurabilmek için çalışmanın ödüllendirileceği, değer yaratanların yükselmesine olanak verecek bir yaklaşım içinde olmak gerekiyor. Siyasi iktidar bu konuda hiç de hevesli görünmediği için çöküntü ve çürüme devam edecek…
Ta ki, çürüyen her ağaç gövdesinin yeni hayatlara can vermesi gibi bir durum ortaya çıkana kadar.