Başbakan Yardımcısı, Ekonomi ve Enerji Bakanı, YDP Genel Başkanı Erhan Arıklı hakkında çıkan iddialara sosyal medya üzerinden yanıt verdi.
Kathimerni gazetesi, Arıklı’nın İnterpol tarafından arandığını ve bu yüzden de AB’nin Ekonomi Bakanlığındaki bir projeyi iptal ettiğini yazmıştı.
Arıklı bu haber üzerine sosyal medaydan yaptığı açıklama şöyle:
Bu iddialar artık kabak tadı verdi
Kathimerni gazetesi AB’nin Ekonomi Bakanlığındaki bir projeyi benim Bakan olmam dolayısı ile iptal ettiğini yazmış.
Türkiyeden gelen en ufak bir eleştiri karşısında derhal “Kıbrıslılık gururu” kabaran ve Türkiyeye en ağır ifadelerle saldıran malum kesim, AB karşısında süt dökmüş kedi gibi suskun. “Düşmanımın düşmanı dostumdur” diyorlar.
-Mesele ne peki?
-Efendim ben İnterpol tarafından aranıyormuşum. Hatta bu yüzden Cenevreye gidememişim.
-İnterpol beni niye arıyormuş? Ne suç işlemişim.
-1997 de Motorsikletliler tarafından çıkartılan sınır olaylarında, ölen bir şahıs için Rumlar beni ve bazı üst düzey KKTC yöneticilerini azmettirici olarak İnterpole bildirmişler.
-Peki Motorsikletli Rumlar sınırlarımıza niye gelmişti?
Çiçek toplamak için mi, yoksa piknik yapmak için mi?
-Sınırlarımızı delmek ve Kuzeyin işgal altında olduğunu dünyaya duyurmak için Berlinden yola çıkmışlardı. Avrupayı bir baştan bir başa geçip, soluğu Girnede alacaklardı.
-Rumlar benimle birlikte azmettirici olarak başka kimlerin isimlerini bildirmişti interpole?
-Rahmetli Rauf Denktaş, Tamburalı Paşa Hasan Kundakçı, Polis Müdürü Erdal Emanet vs.
-Bu liste hukuki mi, siyasi mi?
-Elbetteki siyasi. Nitekim Türkiyenin girişimleri ve tepkileri üzerine Denktaş’ın ismi derhal o listeden çıkartıldı. Ben dahil diğer isimler bu konu ile ilgilenmediği ve interpol nezdinde herhangi bir girişimde bulunulmadığı için Rumların başvurusu orda duruyor.
-Bu konu beni üzüyor mu?
- 2 Rumun o olaylarda hayatını kaybetmesi elbette üzüntü verici. Ben Derinyada o olaylar meydana gelirken, Lefkoşada idim. Türkiyeden gelip Ledra Palas’ta toplanan grubu sakinleştirmeye çalışıyordum. Keşke o olaylar olmasaydı. Ama KKTC nin ve onun sınırlarının varlığı dünyaya bir kez daha ilan edildi. Ayrıca dünya Güneyin hükümranlığının KKTC sınırlarında bittiğini o olaylardan sonra daha iyi anladı. O olaylardan sonra bir daha sınır delme girişimi olmadı. Rumlar bile sınırlarımıza saygı duydu. Kapılar bu karşılıklı saygı neticesinde açılabildi. Ama dediğim gibi keşke Motorsikletliler böyle bir propaganda yolu seçmeseydi. Ve o iki genç hayatını kaybetmeseydi…
- -Bu konu ile ilgili başım derde girdi mi?
-Evet, bir kere Kırgızistanda iken bir ihbar üzerine Kırgız İnterpolü beni tutuklayıp mahkemeye çıkardı. Kırgız Hakim, Güney Kıbrıstan gelen dosyanın içeriğine bakıp güldü. “Bu dosya ile mi seni suçluyorlar. Ve siz Kırgız Görevliler, bu gayrı ciddi dosya ile bu şahsı tutuklamaya utanmıyor musunuz? Şimdi her devlet canının istediği bir kişiyi herhangi bir delil, herhangi bir mahkeme kararı olmadan interpole bildirirse bu işin sonu nereye varır düşündünüz mü?” diyerek mahkeme zabıtlarına geçen bir konuşma yapmış ve beraat hükmü vermişti.
-Peki Cenevreye bunun için mi gitmedim?
-Elimde Türkiyenin Diplomatik pasaportu var. İstersem Cenevreye gidebilirdim. Ama sonucunu bildiğim bir toplantıyı, dışarı çıkmadan Karantina Otelinde beklemek işime gelmedi.