Salgın krizi, kamu maliyesinin sorunlarını yeniden görünür ve tartışılır hale getirdi. Ortada temel bir sorun var: KKTC, halkından topladığı vergilerle çalıştırdığı ve çalıştırdıktan sonra emekli ettiği insanların maaşlarını ödeyemiyor.
Benzer bir durum herhangi bir işletmede olsaydı, o işletmeye “batmış” muamelesi yapılacak; iflas masası, neyi varsa satacak, alacaklılara dağıtacak ve bu maceraya son verecekti.
KKTC siyasi bir varlık olduğu ve Kıbrıs adası üzerinde talep ettiğimiz hakların bir ifadesi olarak gündeme geldiği için batmasına müsade edilmiyor. Kendi batmıyor ama yurttaşlarının sırtında büyük bir kambur olarak yaşamaya devam ederken yurttaşlarını batırıyor!
Ne yapıp edip maaşları ödemek için çırpınıp duruyor. Olmayacak yerden vergi toplamaya çalışıyor; yapması gereken hizmetlerden vazgeçiyor ve nihayetinde Türkiye’den borç alıyor. Borç alarak maaş ödüyor!
Bu durumda, ortada bir “memur sorunu” veya başka bir değişle “maaş sorunu” olduğu çok açık.
MEMURLAR NASIL YAŞAR?
Bu sorunu gündeme taşıdığınız zaman, bazı memurlar haklı olarak tepki gösteriyorlar.
Haklıdırlar çünkü onlar kendilerine göre bir iş aramışlar ve belki de hiçbir siyasi torpile başvurmadan usulüne göre işe alınmışlardır. Örneğin öğretmenlerin büyük bir bölümünün böyle olması kuvvetle muhtemeldir. Zaten öğretmen olmak için eğitim almış, sınava girerek başarılı olmuş ve bir kamu okulunda işe başlamışlardır. Bir “asalak” olarak damgalanmayı hak edecek birşey yapmış değildir.
Soruna tek tek kişisel haklarımız bakımından bakmaya kalkarsak, karşımıza işe girenler kadar haksızlığa uğramış insan da çıkacaktır ama… Sınavda daha başarılı olduğu halde işe alınmayan çok sayıda örneği, yanıbaşımızda görebilmekteyiz.
Kimsenin gocunmasına gerek yoktur. Sorun kişisel değil toplumsaldır. KKTC’de bir “memur sorunu” yaşanmaktadır. İhtiyaçtan fazla memur vardır ve bu memurları ödeyecek kaynak yoktur.
Üstelik “kamu hizmeti karın doyurmaz” ve biz, bu hizmetler için ödeyemeyeceğimiz kadar büyük yükümlülükler altına girmiş durumdayız.
YAKICI BİR SORUN
Salgın, bu sorunu daha yakıcı hale getirmiştir.
Yakıcıdır; çünkü kamu yönetimi, kamu görevlilerinin maaşlarını ödeyebilmek için salgın ortamında bile vergi toplamaya çalışmaktadır: Çalışmayan insanlardan; açık olmayan dükkanlardan; evinde çorba kaynamayan ailelerden vergi talep edilmektedir. Ödenmeyen vergiler, salgın bitmiş olsa bile hayatımızı tehdit edecek, cezalarla güçlendirilmiş bir şekilde karşımızda olacaktır.
Bu sorun yakıcıdır çünkü kamu yönetimi, memur maaşlarını ödeyebilmek için insanlara karşı olan yükümlülüklerini yerine getirmekten kaçınmaktadır: Salgın nedeni ile işten çıkarma yasaklanmış, yine de işsiz kalacak olan olursa ancak 1500 TL işsizlik ödeneği vereceği, kanunsuz olarak ilan edilmiştir. Salgın nedeni ile işini kaybeden insanlara İhtiyat Sandığı birikimlerinin tam olarak ödenmesi gerektiği halde ayda ancak 2000 TL ödeneceği duyurulmuştur.
Memur maaşları sorunu hepimizi yakmakta ve hatta öldürmektedir: Maaş ödemekten başka hiçbir iş yapmayan KKTC devleti, sağlık primi ödemiş insanları özel sağlık kuruluşlarında tedavi olmaya mahkum etmiş; bunun için yeterli kaynağı olmayan insanların cesetlerini evlerden toplarken hesap bile vermemiştir.
Maaş ödemeye bile gücü yetmeyen zavallı KKTC, çocuklarına iyi bir eğitim vermeye çalışan aileleri özel sektörden hizmet almaya zorlamış, aile gelirlerini bile aşan harcamalarla karşı karşıya bırakmıştır.
Tek bir soruya, KKTC devletinin, Aralık-2020 ayında kaç kişiye kaç para ödediği sorusuna verilececek yanıtın peşine düşerseniz, KKTC’deki “memur sorunun” ne olduğunun veya “maaş sorunu” olup olmadığının yanıtını da öğrenmiş olursunuz!
Aralık ayında maaş olarak ödenen miktar ile salgınla mücadelede gereksinmesini duyduğumuz hangi hizmetlerin veya ihtiyaçların karşılanabileceğini öğrenirseniz zaten çıldıracaksınız!