Yapılan çalışmada öğrencilerin ortalama yüzde 75’inin çevrimiçi uzaktan eğitime katıldığı, önemli bir kısmının ise uzaktan eğitime devam edemediği görüldü.
Eğitimden ziyade daha çok bir iletişim aracı olarak bilinen Whatsapp uygulamasının en çok kullanılan araçların başında geldiği, Whatsapp’ı sırasıyla, Zoom, Google Meet ve Google Classroom’un izlediği tespit edildi.
KTÖS’ten yapılan açıklamaya göre, çalışmada, yüzde 90 oranında öğrencinin eğitime akıllı telefonlar üzerinden ulaştığı belirtilirken, bu durumun büyük sınıflarda (9-11 yaş) motivasyon, okuma/dinleme koordinasyonu ve takip açısından zorluk yarattığı kaydedildi.
Uzaktan eğitim sürecinde yaşanan sorunların temelde eşitsizlikten kaynaklandığı, bu eşitsizliğin öğrencilerin uzaktan eğitim sürecinde ihtiyaç duyduğu internet altyapısına ve araç-gereçlere erişim, haneler arasındaki eşitsizliğin ortaya çıkardığı ev ortamındaki yetersizlikler ve eksik ebeveyn desteği olarak kendini gösterdiği belirtildi.
KTÖS Eğitim Sekreteri Burak Maviş, çalışmanın amacının uzaktan eğitimin nitelikli gelişimini desteklemek, teknoloji okuryazarlığını artırmak ve eğitimdeki eşitsizlikleri dile getirmek olduğunu belirtti.
Maviş, çalışmanın, 106 okul ile yapıldığını, 185 ilkokul ve okulöncesi öğretmeni/okul yöneticisi ile görüşüldüğünü ve uzaktan eğitim deneyimlerinin analiz edilerek bilimsel veri oluşturulduğunu kaydetti.
“KÜÇÜK SINIFLARA WHATSAPP ÜZERİNDEN ULAŞILIYOR”
Maviş, öğretmenlerin, erken çocukluk dönemindeki öğrencilere (4-8 yaş) a-senkron platformlardan ulaşırken, temel eğitimin ikinci kademesindeki öğrencilere (9-11 yaş) çevrimiçi ve çevrimdışı açık öğretim platformlarından ulaşabildiği belirtildi.
Maviş, küçük sınıflar ile ağırlıklı olarak whatsapp üzerinden eğitim materyali paylaşılırken, büyük gruplar ile çevrimiçi ve çevrimdışı platformlar üzerinden eğitim materyali gönderildiğini kaydetti.
Öğretmenler ve okulların kendi imkânları ve bütçeleri çerçevesinde öğrencilerine sanal platformlar üzerinden ulaşmak için üstün bir çaba gösterdiğini söyleyen Maviş, şöyle devam etti:
“Cihaz sorunu, internet erişimi ve aile yardımının daha az olduğu bölgelerde a-senkron uygulamalar tercih edilmektedir. A-senkron uygulamalarda dahi yüzde 10 çocuğa ulaşılamamaktadır. Çok çocuklu ailelerde cihaz sayısının azlığı, internet erişimi sorunu, ailelerin bilgilendirmeleri görmezlikten gelmesi ve benzeri imkansızlıklar bunun nedenlerinden bazılarıdır.
Online uygulamalarda yüzde 25 öğrenci çeşitli nedenlerden dolayı verilen eğitime erişememektedir. Birden fazla çocuklu evlerdeki cihaz sorunu, cihaz eksikliği, internet erişimi, derse katılma isteksizliği, teknik sorunlar ve imkansızlıklar neden olarak gösterilebilir”
“EĞİTİME AKILLI TELEFONLAR ÜZERİNDEN ULAŞILIYOR”
Maviş, yüzde 90 oranında öğrencinin eğitime akıllı telefonlar üzerinden ulaştığını belirtirken, bu durumun büyük sınıflarda (9-11 yaş) motivasyon, okuma/dinleme koordinasyonu ve takip açısından ciddi zorluk yarattığını kaydetti.
Bu zorluğu en aza indirgemenin yolunun öğrencilere tablet, öğretmenlere simülasyon tabanlı içerik katkısı yapmaktan geçtiğini ifade eden Maviş, şunları kaydetti:
“Adamıza özgün materyaller üretmek ve kendimize ait bir açık eğitim platformu oluşturmak için gerekli akademik ve entelektüel yeterlik, Kıbrıs’ta yaşayan eğitim emekçilerinde mevcuttur.
Eğitim Bakanlığı’nın öğretmen ve öğrencilere gerekli teknolojik yatırımı yapması, bu potansiyelin ileriye götürülmesi için yeterli olacaktır.”
Okullara sağlıklı ve güvenli dönüş ortamı yaratmak için öğretmenler ve öğrenciler için aşılamanın öncelik olması ve daha sık random PCR testi yapılması gerektiğini vurgulayan Maviş, okulların eğitim dışında, sosyalleşme, duygusal gelişim, eşitsizliklerin bir nebze giderilebildiği güvenli yerler olduğunun unutmaması gerektiğini kaydetti.
“ÖĞRETMENLER, UZAKTAN EĞİTİM SÜRECİNDE DİJİTAL ARAÇ VE KAYNAKLARI SIK SIK KULLANIYORLAR”
Öğretmenlerin, uzaktan eğitim sürecinde dijital araç ve kaynakları sık sık kullandığını belirten Maviş, şöyle devam etti:
“Eğitimden ziyade daha çok bir iletişim aracı olarak bilinen Whatsapp en çok kullanılan araçların başında geliyor. Whatsapp’ı sırasıyla, Zoom, Google Meet ve Google Classroom takip ediyor. Birçok öğretmen ise dijital araçların bir kombinasyonunu kullanmayı tercih ediyor.
Öğretmenlerin kullandıkları dijital araç ve kaynaklar, sayıca ve işlev bakımdan farklılık gösteriyor. Bu çeşitliliği, branş ve kademe farklarının doğurduğu ihtiyaçlar belirliyor. Büyük sınıflarda çeşitlilik söz konusuyken, küçük sınıflar ve okul öncesi sınıflarında sadece Whatsapp’ın kullanıldığını görebiliyoruz.”
“ÖĞRENCİLERİN ÖNEMLİ BİR KISMI UZAKTAN EĞİTİME DEVAM EDEMEMEKTEDİR”
Yapılan araştırmaya göre öğrencilerin ortalama yüzde 75’inin çevrimiçi uzaktan eğitime katıldığını belirten Maviş, şunları kaydetti:
“Öğrencilerin önemli bir kısmı uzaktan eğitime devam edememektedir. Sınıflarda derslere katılan öğrencilerin yüzde 90 çoğunluğunun mobil telefon, ancak yüzde 10 gibi bir oranın masaüstü bilgisayar, tablet ve laptop gibi cihazlarla sisteme giriş yaptıkları belirtilmiştir.
Öğrencilerin evinde internet bulunmasının yanı sıra internet üzerinden uzaktan eğitime katılabilmeleri için tablet ya da bilgisayar gibi uygun bir araç bulunması gerekir. Çalışmalar mobil telefonların özellikle canlı derslere katılım konusunda yetersiz olduğunu göstermektir.
Uzaktan eğitim sürecinde yaşanan sorunlar temelde eşitsizlikten kaynaklanmaktadır. Bu eşitsizlik öğrencilerin uzaktan eğitim sürecinde ihtiyaç duyduğu internet altyapısına ve araç-gereçlere erişim, haneler arasındaki eşitsizliğin ortaya çıkardığı ev ortamındaki yetersizlikler ve eksik ebeveyn desteği olarak kendini göstermektedir.”
“INTERNET BAĞLANTISI İLE BİLGİSAYAR, TABLET VE DİĞER DİJİTAL ARAÇLARA ULAŞIM SAĞLANMALI”
UNESCO’nun, uzaktan eğitimin herkes için nitelikli ve eşit eğitim fırsatı sunmasını sağlamak için teknolojik, içerik, pedagojik ve izleme-değerlendirme konularında hazırlık yapılması gerektiğini belirttiğine değinen Maviş, hazırlıkları şöyle açıkladı:
“Teknolojik hazırlık, öğrencilerin tamamının evinde uzaktan eğitime erişimini sağlayacak internet bağlantısı ile bilgisayar, tablet ve diğer dijital araçlara ulaşımının sağlanması,
İçerik hazırlığı, çevrimiçi eğitim faaliyetleri ve ulusal müfredatlarla uyumlu materyallere erişim,
Pedagojik hazırlık, öğretmenlerin çevrimiçi öğrenmeyi, internet tabanlı uzaktan öğrenmeyi tasarlamaya, evde öğrenmeye dayalı materyalleri kullanmaya yardımcı olma ile ebeveynlerin veya bakıcıların etkili ev tabanlı uzaktan öğrenmeyi kolaylaştırma imkânlarının sağlanması,
İzleme-değerlendirme hazırlığı ise, uzaktan öğrenmeye erişimi izleme, öğrenme sürecini ve kesintileri izleme ile öğrenme başarılarını değerlendirme kapasitelerini içermektedir.”