Hepimiz heyecanlıydık. Bize binbir dert getiren 2020’yi tarihe gömüyor; yeni bir sayfa açıyorduk.
Kimimiz ihtiyatlı; kimimiz boşvermiş bir halde 2021’in gelişini kutladık. Hediyeler alındı, yemekler yapıldı. Süslenip püslenildi… Cesaretli olanlar otellerin salonlarına doluştu. Yenildi, içildi; şampanyalar patlatıldı!
Hoşgeldin yeni yıl!
Gelişinden bu yana 10 günden fazla süre geçti.
Geldi de ne oldu?
SORUNLAR KENDİLİĞİNDEN ÇÖZÜLMEZ
Kimse bize 1 Ocak’ta yeni bir yıl başlatmayı emretmedi. Zamanın ölçülmesi, takvim şeklinde bölünmesi de bizim eserimizdir.
İnsan yapımı bir düzende yaşıyoruz. Ne yapıyorsak, biz yapıyoruz. İyileri de, kötüleri de… Kendi icat ettiğimiz takvim içinde 31 Aralık’tan 1 Ocak’a geçtiğimizde farklı şeyler olacağını düşünmek bir yanılgıdan başka bir şey değildir. Farklı bir şey yaşamak istiyorsak, bu farklılığı kendimiz yaratmak zorundayız.
2020 bitti; 2021 başladı… KKTC’de değişen bir şey oldu mu?
Sağlık sistemi iyileşmedi. İnsanlar evlerinde veya yollarda ölüyorlar. Bazı hallerde hastane virüse yakalanıp kaybediliyorlar.
Salgın yönetimi de değişmedi: Körebe oyunu oynar gibi yönetilmeye devam ediyor.
Eğitim sistemi perişan: Çocuklar okula gidemiyor; gitseler de birşey öğrenemiyorlar.
Bürokrasi çökmüş durumdadır: Devlet dairelerinde ne olduğundan kendi mensuplarının bile haberi yoktur. Bakanlar ne yapacaklarını bilmeden popülist tavırlarla oy toplamaya çalışıyorlar.
Bu tablo, 2020’den çıktık diye düzelecek değildi; on gün geçti ve hiçbir iyileşme olmadı. 2021’de de düzelmeyecektir!
DEĞİŞİM İYİDİR AMA…
Bu tablonun düzelebilmesi için bizim de yeni ve iyi şeyler yapmamız gerekir.
Güzel bir modeli taklit ederek de olsa sağlık servislerini yenilememiz insanlarımızın hayatını kurtarmamıza yardımcı olacaktır. Gerçek bir yenilik…
Çocukların eğitimlerini kaliteli hale getirmemiz, onları geleceğe hazırlayacak… “Biz yapamadık, bari onlar yapsın” diyerek bizim de daha mutlu olmamıza neden olacaktır. Yollarımızı daha güvenli, beldemizi daha temiz ve düzenli yaparsak hayata daha iyimser bakabileceğiz…
Örnek arıyorsak, bazı özel sektör kuruluşlarımıza, örneğin bankalara bakmamız yeterlidir. Sıraya girmeden, kağıdı ellemeden ödeme almak veya yapmak ne kadar büyük bir değişim sağlıyor değil mi?
Aynı şey toplumsal düzenimiz için de geçerlidir: Biz yaparsak, olacak! Biz değişirsek, her şey değişecek!
Biz yapmasak da değişim olacak tabii…
Bazen takvim değişecek; sahte bir mutluluk etrafa saçılacak.
Bazen yeni elbiseler edineceğiz; havamız değişecek!
Ama sahte değişimlere aldanarak gerçek değişimler beklemek hakkımız yoktur. En azından çocuklarımıza ve torunlarımıza yazıktır.