Taçoy, “Bu kurultayı gerçekleştirseydik sonucunda parti ikiye bölünecekti” diyor.
Demokratik olduğu iddia edilen parti içi bir yarıştan sonra “çekip gitmek” partili olmanın şanından değildir herhalde… Genel Başkanlık yarışını kaybettiği için partiden istifa mı edecekti? Kendi istifa edince, arkasına düşüp gidecekler mi vardı?
Taçoy’un bir de icraat vurgusu var: “Önemli olan makam ve koltuk değil, UBP’nin yapabileceği işlerdir.”
İşte burası daha önemli: Yapılacak işler…
NE YAPACAKLAR Kİ?
Yıllardan beri bekleyip duruyoruz; birileri gelsin de “icraat” yapsın.
Ne yapacaklarmış gerçekten?
Gökten dolar yağdıramazlar herhalde… Olsa olsa Türkiye’den kamu maliyesine destek gelecek, onlar maaş olup çarşıya akacak.
Ciddiyetle düşündüğüm zaman, “yapılacak iş” olarak bir tek bunu anlıyorum: Türkiye’den para almak ve memurlara maaş vermek. Memurların aldığı maaşın çarşıda da canlılık yaratması için dua etmek.
Bunun için Hasan Taçoy’un “siyaset yapar gibi görünmesine” ve maaşların en iyisini almasına ihtiyaç var mı?
Bunun için bir Cumhurbaşkanı, yanında bir başbakan, onun yanında bunca bakan ve milletvekili olması gerek var mı? Yoktur… Onlar olduğu zaman çıkan kavgalar, maaş dağıtımını da zorlaştırmaktadır. Ne onlara ihtiyaç var; ne de kavgalarına…
BUGÜNKÜ KKTC’NİN SONU
UBP Kurultayı nedeni ile yaşananlar, bugünkü KKTC’nin sonuna geldiğimizi gösteriyor.
The end! Bitti!
Türkiye’den maaş alarak yaşamak ama bu arada bir “demokrasi oyunu” sahnelemek buraya kadarmış. Bilinen kurallar devreye girdi: “Parayı veren düdüğü çalar”! Parayı kim veriyorsa, mutemetleri de o tayin eder!
Bu saatten sonra KKTC’de ne iktidar vardır; ne de muhalefet!
İktidar dediğiniz, öngördüğü şeyleri yapabilmek için seçmenden onay alan kişilerden oluşur. Bazen bir kişidir; bazen bir parti!
Muhalefet dediğiniz, iktidarı beğenmeyen, yapılacak başka şeyler olduğunu ileri süren ve halkı ikna ederek iktidarı değiştirmeye çalışanlardır.
İktidarın halini gördük zaten… Yapacak işleri varmış diye başkan bile seçemediler. Bu durumda kim neye muhalefet edecek? Yapılması gereken şeyleri kime söyleyeceksiniz? Söyleseniz ne olacak; söylemeseniz ne olacak?
Bu düzeni değiştirmeksek, ne iktidar sahibi olabileceğiz, ne de muhalefet…
MAAŞ DÜZENİ
Demokrasimizi geri kazanmak istiyorsak “maaş düzenine” son vermek zorundayız.
Bu devlet, insanlarının çalışmalarını ve toplum yaşamını organize etmek temelinde yeniden yapılanmak zorundadır. Zaten ancak o zaman “devlet” olabilecektir.
Parayı veren düdüğü çaldığına göre, bu yeni devletin yaşaması için gerekli kaynak, vatandaşları tarafından sağlanmalıdır. Şimdiki durumda çalışan az, maaş alan çoktur. Bu yapı ters yüz edilmek; kamu görevi de, kamu görevlilileri de, kamu görevlilerinin maaşları da yaratılabilecek kaynak ile sınırlı olmak zorundadır.
Taçoy’un “yapmak istediği iş” bu olamaz. Demokrasi istiyorsanız, KKTC’de bundan başka yapacak “iş” yoktur. Var gibi görünen işleri, görünmeyen birileri zaten yapmaktadır.