Ulaş, “Parlamenter sistem çökmüş işlemez bir hale gelmiştir. Bunun yerine başkanlık sistemine geçilmeli. Başkanlık sistemi de sihirli bir değnek değil ama kısmen iyileşme yolunda atılmış bir adım olur” dedi.
Federasyon görüşmelerinin iki kesimlilik, Türkiye’nin etkin garantisi ve dönüşümlü başkanlık ilkelerinden taviz verilmeden sürdürülmesi gerektiğini dile getiren Ulaş bir sonuç alınamaz ise bunun nedenlerinin BM ve AB ülkelerine anlatılması ve yeni yollar denenmesi gerektiğini kaydetti.
Maraş ile ilgili bütün süreçlerin BM’nin bilgisi ve katkısı ile devam etmesi ve bu konuda da, Türkiye’nin desteğinin alınması gerektiğini dile getiren Ulaş, “BM dışında bir çözümün yürüyeceğini düşünmüyorum” dedi.
Vatandaşın “Pandemi döneminde her şeyi bir yana bırakıp seçim çalışması mı yapılır” dediğini, kendisinin de bu görüşe katıldığını ifade eden Ulaş, “Seçim için bulaş sayısı iyice düşene kadar beklenebilirdi” dedi.
“Aslında bu seçimin diğer seçimlerden farkı yok” diyen Ulaş, “Pek de bir şey değişmeyecek. Çünkü değiştirecek olan seçmendir; seçmen değişmediği sürece seçimler bir şey değiştirmez” ifadelerini kullandı.
Bağımsız cumhurbaşkanı adayı Ulaş TAK muhabirinin sorularını yanıtladı. Seçim öncesi dönemi nasıl geçirdiği sorulan Ulaş, genellikle evde olduğunu anlattı. Ulaş, “Avukatım. Mahkemeler randevu sistemine geçtiği için, randevu alarak mahkemelere gittim. İki aya yakın bir süre Türkiye’ye gidip orada kaldım. Torosların içinde yaylada…” yanıtını verdi.
Bu göreve neden talip olduğu sorulan Ulaş 1980’lerden bu yana ülkedeki sorunlar ve gündemle ilgilendiğini anlattı. “Ülkemizde parlamenter sistem çökmüş durumda, devlet daireleri, kurum ve kuruluşları işlemiyor” diyen Ulaş sözlerini şöyle sürdürdü:
“Gerek yargıç azlığı, binaların ve personelin yetersizliği, icradaki büyük sorunlar, tebliğ imkânsızlığı gibi meseleler nedeniyle adaletin gerçekleştiğinin görülmesi çok zor hale gelmiştir.
Torpil olmadan, normal, sıradan bir işin bile yapılması imkânsız hale gelmiş, torpili olmayanların devlette işe girmesi ihtimal dışı kalmıştır. İki üniversite bitirmiş, hukuk devletini, sosyal devleti ve temel insan haklarını sonuna kadar savunan bir kişi olarak bu meseleler hakkında söyleyecek, toplumla paylaşacak düşünce ve önerilerim olduğu için aday oldum”.
“BAŞKANLIK SİSTEMİNE GEÇİLMELİ”
Cumhurbaşkanı seçilmesi halinde hangi icraatları yapmayı planladığı sorulan Ulaş “parlamenter sistem çökmüş işlemez bir hale gelmiştir. Bunun yerine başkanlık sistemine geçilmeli” yanıtını verdi.
Başkanlık sisteminin de sihirli bir değnek olmadığını ancak kısmen iyileşme yolunda atılmış bir adım olacağını söyleyen Ulaş şöyle konuştu:
“Devletin bir tanımı da; vergilerin kimlerden alınıp kimlere dağıtılacağına karar verme aracıdır. Şimdi devlet vergilerin çoğunu dolaylı bir şekilde alıyor. Yani çok kazanandan çok, az kazanandan az almıyor. Aylık geliri 1, 2 milyon olan insan ile aylık geliri asgari ücret olan insandan aynı vergiyi alıyor. Nasıl mı? Akaryakıt alırken, marketten alış veriş yaparken, kasaptan et alırken, beyaz eşya alırken, trafik cezası öderken, elektrik ve şu parası verirken aynı oranda KDV ve harç ve maktu ücret ödüyoruz. Bu, en büyük adaletsizliktir. Değişmesi gerekir. Ekonominin büyük bir kısmı kaçaktır, denetim altına alınmalı. Adalet çeşitli nedenlerle gecikiyor veya hiç yerine gelmiyor, bu mutlaka düzeltilmeli.
Cumhurbaşkanı, seçildikten sonra, tarafsız ve herkesin cumhurbaşkanı olmalı, etrafını sadece kendi partisinden kişilerle doldurmamalı. Türkiye ile Türkiye’de hükümet hangi partiden olursa olsun iyi ilişkiler kurulmalıdır. Bu bir anlaşma olsun ya da olmadın devam etmeli”
“GÖRÜŞMELER İKİ KESİMLİLİK, TÜRKİYE’NİN ETKİN GARANTİSİ VE DÖNÜŞÜMLÜ BAŞKANLIK İLKELERİNDEN TAVİZ VERİLMEDEN SÜRDÜRÜLMELİ”
Müzakere sürecine bakışı sorulan Ulaş, “Federasyon görüşmeleri iki kesimlilik, Türkiye’nin etkin garantisi ve dönüşümlü başkanlık ilkelerinden taviz verilmeden sürdürülmeli ve bir sonuç alınamaz ise bunun nedenleri BM ve AB ülkelerine iyi anlatıp yeni yollar denenmelidir” dedi.
Ulaş, Doğu Akdeniz’deki gelişmeler konusunda ise “Doğu Akdeniz’deki gelişmeler ve genel anlamda diğer ülkeler ile ilişkiler şimdi zaten Türkiye ile birlikte yürütülüyor. Bundan sonra da bizim de aktif şekilde katılacağımız bir şekilde ve Türkiye ile ikili ve çoklu ilişkiler gerilimler üzerinden değil görüşmeler ile ama kendi haklarımızı koruyarak sonuç alıcı çabalar sarf etmemiz gerekmekte” ifadelerini kullandı.
“MARAŞ İLE İLGİLİ BÜTÜN SÜREÇLER BM’NİN BİLGİSİ VE KATKISI İLE DEVAM ETMELİ”
Maraş’la ilgili hükümetin başlattığı çalışmalar hakkındaki görüşleri sorulan Ulaş, bu konudaki bütün süreçlerin BM’nin bilgisi ve katkısı ile devam etmesi, bu konuda da, Türkiye’nin desteğinin alınması gerektiğini dile getirdi.
Ulaş “Çünkü BM dışında bir çözümün yürüyeceğini düşünmüyorum. İdarede bizim de söz sahibi olmamız söz konusu olacaksa başka bir çözüm şimdilik görünmüyor” dedi.
“SEÇİM İÇİN BULAŞ SAYISI İYİCE DÜŞENE KADAR BEKLENEBİLİRDİ”
Seçim kampanyası sırasında en çok hangi sorularla ve sorunlarla karşılaştığı sorusu üzerine Ulaş, “İnsanlar seçimden, siyasilerden bıkmış durumda. Seçime gitmeyecek olanların sayısı çok görünüyor. Oysa en çok da onlar gitmeli. Çünkü şikâyetçi olan, eleştiren o kesim” şeklinde konuştu.
Ulaş “Sorular da bu merkezde. Bir de bu pandemi döneminde her şeyi bir yana bırakıp seçim çalışması mı yapılır, deniyor. Ben de bunlara katılıyorum. Seçim için bulaş sayısı iyice düşene kadar beklenebilirdi” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı seçilmesi halinde hükümetle ilişkilerinin nasıl olacağı sorusu üzerine Ulaş, “Cumhurbaşkanı ve hükümetlerin her zaman iyi ilişkiler içinde olması gerekir. Eleştiri yapılabilir karşılıklı ama bu ilişkileri ve diyaloğu koparmaması gerekir” dedi.
Kampanya döneminde, koronavirüs salgının seçmenler üzerindeki etkisini nasıl gözlemlediniz? Sorusuna Ulaş, “Pandemi sürecinin devam etmesi ve insanların siyasete ve siyasetçilere güvenin azalması katılımı azaltır gibi görünüyor” yanıtını verdi.
“SEÇMEN DEĞİŞMEDİĞİ SÜRECE SEÇİMLER BİR ŞEY DEĞİŞTİRMEZ”
Bu seçimin önemiyle ilgili düşüncesi sorulan bağımsız aday Mustafa Ulaş, “Aslında bu seçimin diğer seçimlerden farkı yok” dedi ve şöyle devam etti:
“Pek de bir şey değişmeyecek. Çünkü değiştirecek olan seçmendir; seçmen değişmediği sürece seçimler bir şey değiştirmez. Seçmen değişmediğine göre sonuçlar da değişmeyecek; aynı minval üzere gideceğiz”