Bir seçim kampanyasının içindeyiz. Cumhurbaşkanlığı makamına talip olanlardan birini seçip oraya oturtacağız.
Ne için?
Elbette yaşadığımız sorunların çözümlenmesine yardımcı olması için…
Eğer bu seçimi yapmaktan maksadımız gerçekten sorunların çözümlenmesine yardımcı olacak bir Cumhurbaşkanı belirlemekse, adayların bu konudaki vaatlerini dinlememiz; ‘vaatler yetmez’ diyerek bugüna kadar bu konuda neler yaptıklarına bakmamız gerekir.
KİM NE YAPACAK?
Cumhurbaşkanı Akıncı, son günlerde eski bir politikacı olduğunu hatırlatmaya özen gösteriyor. Bu işe, 1976’da Lefkoşa Belediye Başkanı olarak başladı. Bakanlık, Başbakan Yardımcılığı ve nihayet Cumhurbaşkanlığı yaptı.
Peki ama ne yaptı?
Başbakan Yardımcısı veya Cumhurbaşkanı olarak görev yapmak tek başına yeteri mi; yoksa toplumsal sorunların çözümlenmesine katkı sağlayacak birşeyler yapmış olmak da mı gerekir?
Mustafa Akıncı, Cumhurbaşkanlığında makamını kaybetme tehdidi altında olmadan ‘istikrarlı bir beş yıl’ geçirdi. Bu yıllar boyunca Kıbrıs Türk halkının yararına olacak ne yaptı ki bunları devam ettirmek istiyor?
Elbette benim de bazı gözlemlerim ve bunlara dayanan kanaatlerim vardır. Ama bu sorulara yanıt vermesi gereken kişi ben değilim; Sayın Akıncı’dır!
Politik yaşamda Akıncı kadar yer tutabilmiş olan diğer bir aday Serdar Denktaş’tır. Kimize göre ‘zembille indiği’ politkaya İçişleri Bakanı olarak başladı; Dışişleri, Turizm ve Maliye bakanlıkları yaptı. KKTC ile ilgili herşeyi biliyor. Serdar Denktaş, Kıbrıs Türk halkının sorunları konusunda ne düşünüyor; bunların çözümlenmesi için ne yaptı ve Cumhurbaşkanlığı makamını kullanarak ne yapmayı düşünüyor?
Ersin Tatar, bugün Başbakandır, Maliye Bakanlığı da yaptı. Aynı sorular onun için de geçerlidir.
Tufan Erhürman, eski Başbakan; Kudret Özersay son dört yılın Başbakan Yardımcısı’dır. Bu sorular elbette onlar için de geçerlidir.
BUGÜNE GELİŞİMİZ
Aslında bütün bu adayların, KKTC’nin bugünlerde yaşadığı sorunların nedenleri hakkında da fikir sahibi olmaları ve bunları bizimle paylaşmaları gerekir:
Kıbrıs sorunu neden çözülmüyor? Cumhurbaşkanlığı makamı öncelikle bu sorunla ilgili olduğuna göre, bütün adayların bu soruya net bir şekilde yanıt vermesi, diğer bir deyişle ‘soruna teşhis koymaları’ gerekir. “Ben çözüm istiyorum” demek veya “Rum tarafı çözüm istemiyor” ile yetinmek sorunun neden çözümsüz kaldığını açıklamaya yetmez. Bu soruyu, neden-sonuç ilişkisi içinde yanıtlayacak ve arkasından da bu kötü gidişi tersine çevirmek için yapacaklarınızın etkili olacağına bizi ikna edeceksiniz.
KKTC bürokrasisi giderek kötüleşmiştir ve kötüleşmeye devam etmektedir. Bürokrasimiz neden bu durumdadır? Bu soruya yanıt vermeden devlet dairelerinde vatandaşa hizmet verilmesini dilemek bir işe yaramayacaktır. Ekonomi, sağlık ve eğitim… Bu alanlarda kötüye gidiş devam etmektedir. Sağlık ve eğitim alanındaki devlet hizmetleri o kadar kötüleşmiştir ki bu iki alana yatırım yapanların veya yapacak olanların devletin haksız rekabetinden korkmalarına bile gerek kalmamıştır.
İYİ DİLEKLERLE GEÇİŞTİRİLEMEZ
“Cumhurbaşkanlığı makamının bütün bu sorunları çözme makamı olmadığı” ileri sürülebilir tabii…
Yetmez! Böyle bir savunma, sadece ve sadece bu makamın ve yaşamakta olduğumuz seçim geriliminin gereksizliğini kanıtlar; o kadar!
Üstelik, Cumhurbaşkanlığı makamını bu sorunların çözümlenmesine katkı koymak için yeterli sayan adaylar da var. En azından onlardan KKTC’nin sorunlarına ilişkin daha özlü tartışmalar bekliyoruz. Varsın diğer adaylar, yetkisiz bir makama niye aday olduklarını açıklamak sorumluluğu ile başbaşa kalsın.
Saygı beklemek, hakkımız olsa gerektir! Seçmene saygı bunu gerektirir.