Başbakan Yardımcısı, Dışişleri Bakanı ve bağımsız cumhurbaşkanı adayı Kudret Özersay, sonuç alınamayan Kıbrıs müzakerelerinin 52 yıl sürmesinin Güzelyurtluların yaşadığı mağduriyetin temel nedeni olduğunu belirterek “Kıbrıs Türkü’nü müzakere masasına hapsetmeyeceğim” dedi.
Özersay “Bu topraklarda kök salmak, kimliği yaşatmak istiyorsak, devletin varlığına sahip çıkmalıyız” diye konuştu.
Yukarı Bostancı’yı ziyaret öncesinde uzun zamandır altyapı sorunu yaşayan kırsal kesim bölgesini ziyaret eden ve altyapı çalışmalarını inceleyen Özersay, İçişleri Bakanlığı yetkilileri ile istişarede bulunarak gelinen son aşamayı gözlemledi.
Uzun yıllardır var olan sorunların çözülmesinin önemine dikkat çeken Özersay, devletin vatandaşa elinden geldiğince hizmet götürmesi gerektiğinin altını çizdi. Özersay, “Güzelyurt sadece altyapı konularında değil, 1974’ten beri var olan belirsizlik sebebiyle diğer birçok konuda mağduriyet yaşadı. Bu belirsizlik hem göçlere hem de bölgeye yatırım yapılmamasına neden oldu. Sonuç alınamayan Kıbrıs müzakerelerinin 52 yıl sürmesi bu mağduriyetin temel nedenidir. Kıbrıs Türkü’nü müzakere masasına hapsetmeyeceğim” şeklinde konuştu.
“ÜLKENİN REFAHI, YENİ TİCARİ İLİŞKİLER VE İSTİHDAM İÇİN BREXIT BİR FIRSATTIR”
Özersay, ülkenin refahı için nasıl bir yol izlenmesi gerektiğine ilişkin görüşlerini vatandaşla paylaştı. Türkiye Cumhuriyeti’yle sağlıklı bir ilişki içinde olunmasının doğru olduğunu söyleyen Özersay, sosyal medya üzerinden atışarak değil, iki ülke arasında sağlıklı bir diyalog yolu kullanılarak hareket edilmesi gerektiğine işaret etti. Ülkenin kalkınması için yeni ticaret yollarının bulunması gerektiğini aktaran Özersay, İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkışının iyi irdelenmesi gerektiğini, Birleşik Krallık pazarının açılması için ticari ilişkileri geliştirmeli, bununda bölgede üretimin arttırılması ve istihdam sağlanması için bunun bir fırsat olduğunu ifade etti. Cumhurbaşkanı olacak kişinin bu süreci iyi yönetmesi gerektiğinin altını çizdi.
“CUMHURBAŞKANI DEVLETE SAHİP ÇIKAN BİR DURUŞ SERGİLEMELİ”
“Cumhurbaşkanının hükümetle olan ilişkisi çok önemli. Geçtiğimiz sürede bu ilişkinin nasıl olması gerektiğini tecrübe ederken nasıl olmaması gerektiğini de öğrendik” diyen Kudret Özersay, o makamda bulunan kişinin kendi bakanını, kurumunu ezdirmeyecek, devlete laf getirmeyecek biri olması gerektiğini söyledi.
Özersay, uluslararası konularda Cumhurbaşkanının nasıl olması gerektiğine dair “Masada bizi temsil edecek kişi, uluslararası hukuka hakim, diplomasi bilen, tezlerimizi bilen, Kıbrıs Türk halkının hak ve menfaatlerini savunacak, dünyaya sesimizi duyuracak biri olmalıdır” ifadelerini kullandı.
“MARAŞ AÇILIMI EKONOMİYİ AYAĞA KALDIRACAK, BÖLGE CAZİBE MERKEZİ OLACAK”
Kapalı Maraş’ın açılımına ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Özersay, “Maraş üç cümle ezberleyip söylemekle açılmaz” dedi ve ekledi: “Uluslararası alanda Kapalı Maraş’ın Kıbrıs Türk yönetimi idaresinde açılacağına dünyayı hazırlayacak birine ihtiyaç var. Maraş açılımı, mevcut ekonomiyi ayağa kaldıracak, işsizliği azaltacak ve bölge cazibe merkezi olacak. 2014 yılında Maraş açılımını anlattığımda, o dönem buna burun kıvıranlar şimdi vizyonumuza sahip çıkmaya çalışıyor.”
“ÇÖZÜMDEN ÖNCE DOĞAL GAZ KONUSUNDA HAKKIMIZI ALACAĞIZ”
Bu topraklarda kök salmak, kimliği yaşatmak isteniyorsa devletin varlığına sahip çıkmak gerektiğini anlatan Özersay, bu nedenle Kıbrıs’ta çözüm müzakerelerinde iki devletin de varlığının dikkate alınması gerektiğini söyledi. Özersay konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:
“Cumhurbaşkanlığı görevine gelirsem, önümüzdeki dönem Doğu Akdeniz’deki hak ve çıkarlarımıza sahip çıkıp bu hakkı paylaşmak için müzakere edeceğiz. Bize ait olanı alacağız. Çözümü beklemeden doğal gaz konusunda iş birliği mümkündür. 52 yıldır müzakereler devam ediyor. Bu yöntemle sonuç almamız mümkün değildir. Güney, yönetimi ve zenginliği paylaşmaya hazır değil. Bunu beklemek istemiyoruz. Bizim devletimiz var. Salgın bize devletin varlığının önemini bir kez daha gösterdi. Güçlü devletlerin bir şey yapamadığı noktada biz elimizden geldiğince yurtdışında yaşayan vatandaşlarımıza sahip çıktık. Bu topraklarda kök salmak, kimliği yaşatmak istiyorsak, devletin varlığına sahip çıkmalıyız.”