AKEL, CTP’NİN YAKASINI BIRAKMAMAKTA KARARLI GÖRÜNÜYOR!

CTP’NİN AKEL İLE YENİ BİR İMTİHANI VAR! KIBRIS SORUNUNUN ÇÖZÜMÜNE YARDIMCI OLMAK AMACIYLA AÇMAYA ÇALIŞTIĞI YOLDA RAHATCA İLERLEYEBİLMESİ İÇİN BU SINAVI BAŞARI İLE VERMESİ GEREKİYOR.

0
blank

Anladığım kadarıyla ve elbette bildiklerime de dayanarak, CTP’nin kuruluşundan bu yana AKEL ile sınanmakta olduğunu iddia edebilirim. Şimdi yeniden, böyle bir evreden geçmekte olduğunu gözlemliyorum…

Orta Doğu’da devam eden kanlı savaşların üç-beş yıl içinde yeni bir düzen doğuracağı açıktır; böyle devam edemez! Netanyahu’nun BM kürsüsünden haritalar kullanarak anlattığı gibi küreselleşmenin bu aşamasında Hindistan ve çevresinin Akdeniz havzası ile daha sıkı bir şekilde bağlanması gerekiyor. Bu, ham ve mamul madde ticaretinin arzulanan kapasitelere ulaşması için bir gereklilik olarak görülüyor. Tam bir yıl önce Hindistan’da toplanan ve kısaca G20 diye anılan gelişmiş ülkeler zirvesinde, 500 milyar dolarlık bu projenin sunumu yapıldı. Ardından Hamas’ın İsrail’e saldırısı geldi ve savaş başladı. Bugün Lübnan sınırında devam eden savaşın bu bağın güçlenmesini engellemek gibi bir amacı olsa bile bunu engellemenin mümkün olmadığı da ortadır sanırım.

Belli bir aşamada, bu yol projesini zorlayan sorunlar listesine “Kıbrıs sorunu” da girecek ve aynen 1990’lı yıllarda Avrupa Birliği’nin genişleme projesinin gelip Kıbrıs sorununa takılması gibi bir hal oluşacak diye bekliyorum. Bu gibi anlar, sorunlara çözüm bulunmasını gerekli hale getirirler… O an geldiği zaman, 2004’te olduğu gibi “barradan dönmek” istemiyorsak şimdiden yapmamız gereken şeyler vardır.

Bir yıl kadar sonra KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Cumhurbaşkanı Tatar’ın performansı bir tarafa Kıbrıs sorunu ile ilgili olarak takındığı tutum ve angaje olduğu görüşler, çözüm bulmayı zorlaştıracak niteliktedir. Önümüzdeki seçimde değişmesi ve/veya değiştirilmesi gündeme gelecekse karşısındaki en güçlü adayın CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman olduğu herkes tarafından bilinmekte veya kabul edilmektedir. Görünüşe göre Erhürman da kendini buna hazırlamaya çalışıyor… Kimseyi rahatsız etmeden yeni bir yol önermeye, daha doğru bir deyişle çözüme kadar uzanabilecek yeni bir yol inşa etmeye çalışıyor.

blank
AKEL, CTP’NİN PEŞİNİ SOSYALİST ENTERNASYONEL’DE DE BIRAKMADI. KENDİSİNİ “KOMÜNİST” OLARAK TANIMLADIĞI HALDE NE YAPTI ETTİ VE BU PLATFORMU DA KULLANMAYA BAŞLADI. STAFANU İLE ERHÜRMAN’IN YANYANA OTURMASI İSE TAM BİR İRONİ OLUŞTURDU… “İŞGAL” TANIMLAMASI VE ERHÜMAN’IN YANITI NELER OLUP BİTTİĞİNİ ANLAMAMIZA YARDIMCI OLDU.
……………………………………………………………………………………

Açıkça yazmak gerekirse bu çabasındaki en büyük engelin AKEL ile kurduğu veya kuramadığı ilişkiler olduğunu gözlemliyorum. Sık sık AKEL ile bir araya geldiği halde AKEL’in bu yeni yola olumlu baktığına dair hiçbir işaret yoktur. Karşılıklı yapılan bütün ziyaretlerden sonra iki partinin hangi konularda uzlaştıklarına veya uzlaşamadıklarına dair en ufak bir bilgi kamuoyu ile paylaşılmamıştır. Geçen hafta New York’ta yapılan Sosyalist Enternasyonal toplantısında yaşananlar ise tam bir “rezalet” niteliğindedir. AKEL Genel Sekreteri Stefanu, atası Hristofiyas’tan aldığı mirasa sadık kalarak Kıbrıs sorununu “Kıbrıs’ın bir kesiminin Türkiye tarafından işgali” olarak niteledi. Erhürman gerekli tepkiyi gösterdi ama uluslararası alandaki bu çekişme bile, AKEL ile ilişkilerini “kardeş parti ilişkisi” olarak sürdüremeyeceğini; AKEL ile ilişkilerin Kıbrıs Rum halkının herhangi bir partisi ile kurulabilecek ilişkiler düzeyine indirgenmesi gerektiğini yeniden kanıtladı. Kaldı ki AKEL ile sert bir şekilde çatışma da, KKTC’deki kimi çevreleri olumsuz şekilde etkileme ve Erhürman’a oy kaybettirme potansiyeli taşımaktadır. Tam anlamı ile iki tarafı pis bir değnek… Neresinden tutabilecek, bilmiyorum!

CTP’nin belki de kuruluşundan beri AKEL ile ilişkilerinde yaşanan bir “gerilim” vardır. AKEL, CTP’ye kendi “alt birimi” gibi yaklaşmaktan hoşlanıyor. 1990’lı yıllarda CTP’de yaşanan ayrılıklar bu sorunu çözer gibi olmuşsa bile son yıllarda “kardeşlik” ilişkisi ile birlikte bu hiyerarşinin de yeniden canlandırılmak istediğine tanık oluyoruz. AKEL, Birleşik Kıbrıs Partisi’nden (BKP) umduğunu bulamamış olmalı ki CTP ile daha da yakınlaşma ve “Kıbrıs sorununu birlikte çözebiliriz” imajı yaratmaya çalışıyor. Diğer siyasi partilerle temas edilmeden CTP ile AKEL arasında sıklıkla tekrarlanan görüşmeler bu izlenimi yaratma hedefine dönüktür.

AKEL Sosyalist Enternasyonal’e ne zaman üye oldu, bilmiyorum. AKEL’in ideolojik tutumu olmamasını gerektirirdi… Zaten CTP’nin Sosyal Enternasyonal üyeliği arayışının kökeninde AKEL’den az da olsa uzaklaşma eğiliminin olduğunu tam olarak biliyorum. AKEL, dönmüş dolaşmış, CTP’yi Sosyalist Enternasyonal platformunda da rahat bırakmamış, orada yapmak istediklerine de engel olmaya kalkışmıştır.

CTP ve Erhürman, Kıbrıs sorununun çözümünün “uluslararası bir ihtiyaç” olarak ortaya çıkacağı güne “tam olarak” hazır olmalıdırlar. Tarihsel misyonları budur! CTP’nin AKEL ile olan ilişkilerinin, günü geldiğinde Kıbrıs sorununun çözümü konusunda oynayabileceği rolü küçültmemesi için gerekli önlemlerin alınması bu misyonun bir gereğidir. CTP-AKEL ilişkileri, diğer bütün yararları ve zararlarının ötesinde esas olarak bu bakış açısından değerlendirilmelidir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz