HÜKÜMETLERİMİZE ACIMAYA BAŞLADIM: HANGİMİZE DESTEK OLACAKLARINI ŞAŞIRIYORLAR!

HÜKÜMETİN HEM BİZİ KORUMASINI, HEM DE EĞİTİMDEN SAĞLIĞA KADAR PEK ÇOK ALANDA İYİ HİZMETLER VERMESİNİ BEKLİYORUZ. BU KAYNAK BU İŞLERE YETMEZ BE ANNEM!

0
blank

Bir yurttaş olarak aydınlanmaya ihtiyacım var: Yıllardan beri tartışılan et sorununun çözüm yolu olarak kim ne öneriyor?

Hayvancılar bugün Lefkoşa’nın altını üstüne getirecekler… Anladığım kadarıyla onlar, “KKTC halkı biz ne üretirsek onu yiyecekler” demek istiyorlar. Ucuz veya pahalı; iyi veya kötü; sağlıklı veya değil… Onları ilgilendirmiyor… Onlar üretecek, önümüze koyacaklar biz de yiyeceğiz. Haksız da değiller doğrusu… Benim ailem de öyleydi; hayvancı dediğin mandıra çocuğudur… Mandıradan iyi anlar… Bizi de bir mandıraya kapatıp “istedikleri gibi sağma hakkı” istiyorlar.

Kasaplar iyi bir şey yapıp kafa kaldırdılar: Biz hayvancıların kölesi değiliz; et fiyatlarının sorumlusu da biz değiliz, dediler. Bize karkas et ithal izni verin, kesilmiş hayvanları bütün olarak ithal edelim, parçalayıp işleyelim müşterilerimize satalım, talebinde bulundular. Onlar da aslında mandıradan vazgeçmiş değiller; kapının gındırık tutulmasını, kendileri girip çıktıkça bize biraz et taşıyabilsinler istiyorlar. İyi değil ama kötünün iyisidir!

blank
ETE ERİŞİM CİDDİ BİR SORUN HALİNE GELİNCE HERKES SUÇLU ARAMAYA BAŞLADI AMA İLGİLİ KESİMLER DE SUÇU KENDİ ÜZERLERİNDEN ATMAYA ÇALIŞIYORLAR. KESTİRME BİR YOL VAR ASLINDA: İTHALATI SERBESTLEŞTİRMEK… BÖYLECE DÜNYA FİYATLARINDAN ET YİYEBİLECEĞİZ. PAHALIYSA PAHALI; UCUZSA UCUZ!

Bir de et ithalatının gerekli sağlık koşullarına uyularak serbest bırakılması seçeneği vardır. Bu seçenek uygulanırsa dizginler tamamen tüketicinin eline geçecek, frammolar yıkılmış olacaktır.

Başbakan Üstel’in arayışta olduğunu anlıyoruz. Geçtiğimiz hafta Diyalog gazetesinde yayınlanan bir demecinde hayvancı ve kasapların tutumuna tepki gösterdi ve donmuş et ithalatından geri adım atmayacağını vurguladı. Başbakan Üstel, ithal edilecek et ve kıymanın satış fiyatlarını bile açıkladı; tam da dar gelirlere uygun bir iş…

Bu arada Tarım Bakanı Çavuş yaptığı başka bir açıklamada, kasaplara verilen kuzu başı desteğin 1100 TL’ye çıkarıldığını ve kasapların yanında çalışanlar için 153 milyon TL sigorta prim desteği verileceğini de açıkladı. Bu destek yerli kuzu fiyatlarını düşürecek ve ithal ürünler karşısında ezilmemelerini sağlayacaktır.

Her şey birbirine karışırken çiğ süt fiyatlarına yapılan zammı bile atladık bile! Bu yolla hayvan besleyicilerinin kazancı yine artırılmış olacaktır.

Hayvancıya verdikçe veriyorlar! Bütün bunlar, hayvancıların başkent Lefkoşa’yı kaldırıp oturtma kapasitesi var diye mi yaşanıyor acaba?

Mesela Yeşilırmak ve Yedidalga’daki muz üreticileri de benzer bir eylem yapsalar muz ithalatının tümüyle yasaklanmasını isteseler ne olur?

Peki, bu kadar süt ve süt ürünü varken, peynir ithal ediyor olmamıza ne demeli? Üstelik Kooperatif Süt Fabrikası batmanın eşiğine gelmiş… Hemen yasaklansa belki de süt fabrikası da kurtulmuş olacak…

Bir de yem meselesi var aslında… Hayvan sayısı artarken yem bitkisi ekilen alanlar azalıyormuş… Belki de kurtarmıyor. İyisi mi hayvan yemi ithalatı da yasaklansın. Ne kadar yem, o kadar et ve süt! Olmaz mı?

Hayvancılıktan peynirciliğe, restoranlardan fabrikalara kadar her işletme sorunlarını yasaklar veya imtiyazlar yoluyla çözmeye çalışıyor: Başkasını ve başka türden tedarikleri yasakla, benim mandırayı koru ve kolla!

Ama bu iş hiç de kolay değil… Halktan vergi toplayacaksın, Türkiye’den adeta para dileneceksin ve okulları iyileştirmek, sağlık yatırımları yaparak gerçekten güçsüz insanları tedavi etmek, yolların standardını yükseltmek yerine kimilerine sübvansiyon, kimilerine sigorta prim desteği, kimilerine doğrudan gelir desteği, kimilerinde de maaş dağıtacaksın…

Yoksa KKTC denen bu devlet tam da bunun için mi kuruldu? Kendimize esas sormamız gereken soru belki de budur!

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz