Lapta Belediyesi esnafa öyle vergiler yükledi ki bölge esnafı isyan eder noktaya geldi. Toplandılar ama Belediye Başkanı’na dertlerini anlatamadılar. Sadece Lapta’dan değil bütün beldelerden feryatlar yükseliyor. Su faturaları ile birlikte dağıtılan vergiler insanları adeta çıldırtıyor.
Vergi Dairesi, sözleşmelerden alınan pul parasını artırabilmek için hesaplama yöntemini değiştirdi. Böylece sözleşme tutarıyla birlikte pullama bedeli de yükselmiş, devletin vergi gelirleri artmış olacak.
Benzer bir olay geçmişte de yaşanmıştı. 2020 yılında, emekli maaşı aldıkları halde çalışmaya devam edenlerin gelir vergisi hesaplaması değiştirilerek “vergi muafiyetleri” iptal edilmiş ve daha yüksek vergi ödemeleri sağlanmıştı. Vergi muafiyetleri Bakanlar Kurulu kararnamesi ile iptal edildiği halde bu kararname ile ilgili yasal düzenleme aradan dört yıl geçmiş olmasına karşın henüz yapılmamıştır. Anayasa, kararname ile yapılacak düzenlemelerin üç ay içinde yasallaştırılmasını öngörmektedir. Anayasa hükmü de ayaklar altına alınmıştır ama bu muhalefet veya meslek örgütleri tarafından bile konu edilmemektedir.
Enflasyon muhasebesini hatırlatmak zorunda kalmak bile büyük bir utanç vesilesidir. Vergi Usul Yasası, üç yıllık toplam enflasyonun %100’ü aşması halinde enflasyon muhasebesi uygulanmasını emretmektedir. Bu, açık bir emirdir. 2021’den bu yana yaşanan enflasyon, bırakın yüzde yüzü, yüzde iki yüz elliyi bulmuştur ama Maliye Bakanlığı bu uygulamayı yaparsa kaybedeceği gelirleri düşünmekte ve yurttaşları korumayı reddetmektedir.
KKTC’de her şey, vergi toplayarak partizanca dağıtmak esasına göre şekillenmektedir. Devlet vergi toplayacak, vergi mükelleflerinin boğazını sıkabildiği kadar sıkacaktır ki maaş ödeyebilsin, işe adam alabilsin veya teşvik dağıtabilsin!
İmrenerek baktığımız ülkelerde durum böyle değil, tersidir!
İngiltere’de Türkçe olarak yayınlanan Olay gazetesinin geçtiğimiz günlerdeki manşeti “Vergilerde indirim planı” idi. Maliye Bakanı Hunt, vergileri ihtiyatlı bir şekilde indireceklerini açıklamış… Dün, Londra’da kurulu şirketleri bulunan bir arkadaşım, muhasebecisinden gelen bir e-postada vergilerin indirileceğinden söz edildiğini ve bunun işlerine olacak etkisini değerlendirmek için çalışması gerekeceğinden söz etti. Olay, benzer bir haberi bugünkü manşetinde de kullandı.
1 Mart tarihli Rumca gazetelerde ise Rum tarafının bütçesinin 2022’de 676 milyon Euro fazlalık verirken 2023’te bu fazlalığın 876 milyon Euro’ya yükseldiğini ilişkin haberler vardı. Yakında onlar da “vergi indirimlerinden” söz ederlerse şaşmamamız gerekecek.
Onlar ne ile uğraşıyorlar biz ne ile?
Onların devletlerini yönetenler, “birinin boğazını sıkalım, parasına el koyalım ve bununla oy potansiyeli yaratalım” diye hareket etmiyor. Tam tersine, 45 günlük başbakanlık süresinde enflasyonla yeterince mücadele etmeyeceği anlaşılan Liz Truss gibilerini hemen eve gönderiyorlar. Yurttaşları, vergilerinin her kuruşunun hesabını soruyor, yönetenlerin ipini asla gevşetmiyorlar.
Onlar bunlarla uğraşıyor; bizse devletten ne alacağımızın veya kamu kaynaklarını nasıl hortumlayacağımızın planlarını yapıyoruz.
Bu durumda aynı yaşam olanaklarına veya aynı güvenceye sahip olmayı beklemeye hakkımız var mı? Soruyorum: Daha iyi bir yaşam talep ederken hangi gerekçeye dayandığımızı izah edebilecek olan var mı?