CNN’de gazeteci soruyor İsrail ordu sözcüsü yanıtlıyor:
- Hamas komutanını öldürmek için pek çok masum erkek çocuk, kadın ve sivilin oldugunu bildiğiniz halde, onların da öleceğini bildiğiniz halde bir mülteci kampını mi bombaladınız?
- Biz o komutana odaklandık. Bu komutan pek çok İsrailliyi öldürmüş biri. Orada altyapı olabilir, orada tüneller olabilir.
- Ama biliyordunuz yani, burası pek çok kadın, çocuk ve sivilin olduğu bir mülteci kampı, bunu biliyordunuz, doğru mu?
- Bu da savaşın trajedisi. Onlara güneye gitmelerini söyledik. Hamas’la ilgisi olmayan siviller, lütfen güneye gidin dedik.
Gazze savaşının niteliğini anlatan sözler bunlar. Hamas, Gazze’nin altına ve kadınlar ile çocukları kendine kalkan yaparak gizlendi. Buradan çıkarak İsrail yurttaşlarını rehin alarak İsrail’e karşı bir savaş sürdürmek istiyor. İsrail buna fırsat vermemek için Gazze’deki bütün Hamas altyapısını yıkmak, olanak bulursa Gazze halkını sürmek ve yerine Yahudi nüfus yerleştirmek istiyor. Taraflar bu hedeflerine ulaşmak için o kadar acımasızca savaşıyorlar ki çocuk ölümleri artıyor; sivillerin yaşama olanakları yok oluyor.
Buna karşılık dünyanın belli başlı devletleri ve liderleri, kendi gelecek hesaplarına göre tavır alıyorlar. Kimisi Hamas’ın yaptıklarını ve yapabileceklerini görmezden geliyor; kimisi İsrail’in saldırılarının neden olduğu korkunç yıkımı…
Bu savaş, bazı şeyleri yeniden ve çok daha çarpıcı bir şekilde idrak etmemize neden olmalıdır.
- Bu savaş, bildiğimiz devletler arası savaşa benzemiyor. Bu savaş, bir terör örgütü ile acımasız da olsa bir devler arasındadır.
- Bu savaş, savaşların aynı zamanda bir enformasyon savaşı olduğunu yeniden kanıtlamıştır. Taraflar, kamuoylarını kazanmak için tek yanlı haberler yayınlamakla kalmıyor açıkça yalan haberler de üretiyorlar.
- Bu savaş, devletler ve liderler gibi milyonlarca insanın önyargılarına veya kendi “küçük hesaplarına” göre hareket edebildiğini ve savaşın gerçeklerini, ölümü yaşayanları zerre kadar umursamadıklarını göstermiştir.
- Bu savaş, hayatta kalma mücadelesi başladığı zaman önceden icat edilen hiçbir kuralın geçerli olamayacağını, “orman kanunu” da denen “yaşamak için her şey mubahtır” kuralının geçerli tek kural haline geleceğini bir kez daha kanıtlamıştır.
Böylesine yıkıcı bir olaydan alınabilecek daha pek çok ders olmalıdır. Alacağımız dersler, savaşa nasıl baktığımız ile ilgili oluyor. Bu savaş, olaylardan aldığımız derslerin kültürel alt yapımız ve kültürümüzün ayrılmaz bir parçası sayılması gereken bilişim sistemimiz ile ilgili olduğunu da gösterdi.
Yahudileri “mutlaka yenilmesi gereken şeytanlar” olarak görürseniz İsrail-Hamas savaşından alacağınız ders başka; onların da hepimiz gibi birer insan olduklarını düşünürseniz alacağınız ders başkadır. Hamas’ın “kurtuluş savaşı veren bir mücahitler ordusu” olduğunu kabul etmişseniz olayları başka, Hamas’ın bir “terör örgütü” olduğunu kavramışsanız başka türlü görecek ve aldığınız dersler farklı olacaktır.
Bu savaşın dünyadaki etkileri de raporlara yansımaya başladı zaten.
- İngiltere merkezli Stratejik Diyalog Enstitüsü (ISD) tarafından salı günü yayınlanan yeni araştırma, saldırıyı takip eden üç gün içinde, çatışmayla ilgili YouTube videolarına yapılan antisemit yorumların önceki üç güne kıyasla yüzde 4963 oranında arttığını ortaya koydu.
- Londra polisi ise cuma günü yaptığı açıklamada geçen yılın aynı dönemine kıyasla bu ay antisemitik suçlarda yüzde 1353’lük bir artış kaydedildiğini, İslamofobik suçların ise Hamas’ın İsrail’e yönelik saldırısının ardından yüzde 140 arttığını belirtti.
Bu durumda bir-iki Kuran yakma eyleminin yerini yüzlercesinin alacağını; Yahudilere yönelik saldırıların artacağını; bunlara bağlı olarak içine kapalı cemaatler haline geleceğimizi ve her türlü işbirliğinden kaçınırken karşı tarafın yaşadığı sorunları umursamamaya başlayacağımızı söylemeye bile gerek yoktur. Zaten bu yüzden “İnsan öldü mü?” sorusuna yanıt verilmiyor. Bu yüzden çocuk ölümleri bile umursanmıyor.
Herkes kendi hayatını kurtarmaya çalışıyor!
Bu durumda bizim savaşın makul uzlaşmalarla bitmesi temennimiz bur “dua” olmaktan öteye gidemiyor. Bize makul görünen hiçbir öneri tarafları etkilemiyor.
Herkes savaşı kendi gözü ile kamuoyuna aktarmaya, kendince “moral üstünlük” elde etmeye ve taraftarlarını aktif hale getirmeye çalışıyor… Hastanelerin bombalandığından söz ediliyor ama hastanelerin sadece hastane olmadığı kamuoyundan gizlenmeye çalışıyor. İnsanlar yaşadıkları yerden sürülmeye çalışılıyor ama tehcir hedefi Hamas’ı yok etme olarak sunuluyor. Yemen’den İsrail’e füze atılabiliyor ama savaşın bölgesel boyutu, bölgemizde İran’a bağlı güçlerin oynadığı rol görmezden geliniyor. Ölen çocukların fotoğrafları paylaşılarak Gazze’deki tünellerde saklanan Hamas savaşçılarının korunmaya çalışıldığını görmememiz talep ediliyor. Hamas yok edilecek diye çocuk ölümlerini kabullenmemiz bekleniyor. Savaşı durdurmak bakımından hiçbir etkisi olmayacak konuşmalar yapılıyor ve bu konuşmalar iç politika aracı olarak inançlı kitleler nezdinde itibar ve güç kaynağı olarak kullanılmaya çalışıyor.
Savaşın neden çıktığını anlamadan, savaşın durdurulmasına katkı koymak mümkün olmayacak gibi görünüyor!
Daha önce, “Hamas Gazze’den çıkmadan, çıkarılmadan bu savaş bitmez. Ateşkes isteyenler Hamas’ın Gazze’den nasıl çıkarılabileceğini de düşünmek zorundadırlar” diye yazmıştım. Dün yayınlanan raporları gördükçe, Gazze savaşı bitse bile etkisi daha on yıllarca devam edecek demek zorundayım. Ne yazık ki İran ve Hamas istediğine ulaşıyor! Bu savaşı bitirmek hiç de kolay olmayacak gibi görünüyor.