Haftalık Simerini bir kriz durumunda Yunanistan’ın “Kıbrıs’ı” otomatikman havadan ya da denizden kapsamı altına almasına dair alınmış bir karar olmadığını, böyle bir kararın savaş şartları temelinde, zamanı geldiğinde alınacağını vurguladı.
Haberi “Kriz Durumunda Yunanistan Kıbrıs’ı Kapsamına Alabilir Mi” başlığıyla manşete çeken gazete Yunanistan’ın “Kıbrıs’ı” operasyonel açıdan Girit üzerinden havadan kapsamı altına alabileceğini ancak bu seçeneğin Yunanistan alanındaki savaş halinden ortaya çıkacak ihtiyaçlar gibi başka değişkenlere bağlı olduğunu yazdı.
Yunanistan’ın Güney “Kıbrıs’ı” denizden, ancak 2026’dan sonra, bu yönde bir karar alınması halinde kapsamına alabileceğine işaret eden gazete bu zamanın da ‘Belhara’ tipi üç firkateynin teslim alınmasının 2025’te başlayıp 2026’da tamamlanacak olması öngörüsüyle doğrudan bağlantılı olduğunu kaydetti.
Gazete “halen karar alınmamış olduğundan, Girit’teki Yunan savaş uçaklarının gönderilmesi de Yunanistan’ın savaş alanındaki ihtiyaçlarına ve hâkim olacak diğer diplomatik şartlara bağlı olacak” ifadelerini kullandı.
Gazete askerî kaynaklara dayanarak Girit-Kıbrıs arasındaki mesafenin Konya-Kıbrıs arasındaki mesafe kadar olduğunu, Konya’dan kalkacak Türk uçakları Ada’daki hedefleri vurmaya nasıl gelebilirse aynı şekilde Yunan uçaklarının da Girit’ten gelebileceğini ancak sahte algı yaratmamak için özetle şunların da vurgulanması gerektiğine dikkat çekti:
“1-Ankara’nın, savaş uçaklarının otomatikman Kıbrıs’a müdahale etmesine dair alınmış kararı var, Yunanistan’ın yok. Yani Türkiye’nin peşinen askerî ve siyasi niyeti var. Bu pratikte denemiş ve muteberdir. Yunanistan için böle bir şey söz konusu değildir.
2-Türk uçaklarının Konya’dan Kıbrıs’a uçuşu Türk sahası içerisinde gerçekleşecek, 200 kilometre mesafeden füzeler ateşlense bile Yunan uçakları için bu söz konusu değil. Bir seçenek de Yunan savaş uçaklarının Kıbrıs’ta kalması veya Yunanistan’ın Kıbrıs’a, ABD’nin de oluru ile geniş bir askerî caydırma prosedürüne angaje olacak şekilde bu tür uçaklar satmasıdır.
Bu meseleler garantör ülke olarak yalnız Yunanistan’la değil Kıbrıs’la da ilgilidir. Yani yeni hükümetin maliyet değil yatırım algısına fon sağlaması anlamına gelen caydırıcılık temelli silahlı kuvvetler isteyip istemediğine bağlıdır.”
Gazete Fransa’nın, bu günlerde Ada’nın açıklarında demirleyen Charles De Gaulle uçak gemisi ile kendine, Süveyş Kanalı’ndan Cebelitarık’a kadar stratejik bir koridor oluşturduğunu ancak ve bu koridoru bölgedeki enerji güvenliği gibi çıkarları ile bağlantı kurarak jeopolitik açıdan kontrol ettiğini yazdı. Aynı zamanda Türkiye’ye, Rusya’ya ve İngiltere’ye tehdit etmeksizin, Doğu Akdeniz’de var olduğu mesajını vermekte olduğunu ekledi.
Gazeteye göre askerî ve diplomatik kaynaklar İngilizlerin Kıbrıs’ta üsleri olduğu için Doğu Akdeniz’deki oyunlarda güçlü bir söz ve rol sahibi olduğuna, Rusya’nın Tartus’taki üssünde hava ve deniz savunma kuvvetleri olduğuna, Türkiye’nin de kendini imparator güç olarak göstermek ve bunu pekiştirmek istediğine, Fransa’nın ABD haricinde bu üç güçten hiçbirini ayağının içinde istemeyeceğine işaret ediyor.