Haftalık Kathimerini, Rum Dışişleri Bakanı Yoannis Kasuldis’in Bloomberg’e yaptığı “Türkiye ile Yunan arasında Ege’de çıkacak herhangi bir krizde Kıbrıs’ın en zayıf halka olarak kullanılacağı” açıklamasının “tamamen gerçekçi görüldüğü” sonucuna vardığı bir analizi “Son Gelişmeler Karşısında Lefkoşa’nın Önündeki Senaryolar Neler” başlığıyla manşete çekti.
Haberde, Kıbrıs-Yunanistan üçgeninde gerilimin tırmanması senaryosunda Türkiye’nin hareket tarzının doğrudan, dolaylı veya hibrit olabileceği belirtildi ve “soru, kompleksliği de dikkate alındığında, Kıbrıs’ın böyle bir hareketlilikte nasıl başa çıkacağıdır” vurgusu yapıldı.
Türkiye –Yunanistan-Güney Kıbrıs üçgeninde Güney Kıbrıs’ın–Yunanistan’a karşılık- gücünün farklı (Ada’da Türk askeri bulunuyor olması, Güney Kıbrıs’ın savunma imkanlarının -deniz ve hava unsurları dahil- daha az olması ve Ada’yı ortadan bölen 180 kilometre uzunluğundaki Yeşil Hat) olması hatırlatılarak olası bir gerilimde Ada’nın kaçınılmaz olarak etkileneceğine dikkat çekildi.
Yunanistan ve Güney Kıbrıs üçgenindeki bir tırmanmada Türkiye’nin 1996, 1989/99 ve 2020’deki Meriç ve Ege gerilimleri dikkate alındığında doğrudan, dolaylı veya hibrit davranabileceği kanaati ortaya konuldu. Gerilimin Meriç, Ege Adaları’nda olması halinde Türkiye ile Yunanistan’ın birbirine denk askeri kuvvetle karşılaşacağı, her iki ülke de NATO üyesi olduğundan aralarında doğrudan iletişim hattı da olduğu hatırlatıldı. “Bir karşılaşma olursa her iki taraf da operasyonel yönü ve sahada olacakların bilincindedir” izahında bulunuldu.
Türkiye ile Yunanistan arasında bir askerî kriz çıkması halinde Kıbrıs’ın da kaçınılmaz olarak hareketleneceğine ancak buradaki olguların Yunanistan’dakilere göre çok daha karmaşık olduğuna dikkat çekilen haberde “zayıf halka” değerlendirmesinin doğruluğunu göstermek adına şu sebepler sunuldu:
“-Yeşil Hat, yani ateşkes hattı boyunca bir stand off, bir Yunanistan-Türkiye krizinin düşüş aşamasında dekonfrantasyonun (safların karşılıklı geri çekilmesi) yönetim şekli operasyonel açıdan farklıdır. Örneğin Yeşil Hat’tın aksine Meriç, 2020’nin tekrarlanması senaryosunda iki devlet arasında sınır kalıyor.
-Göçmenler/mülteciler meselesinin Türkiye tarafından araç olarak kullanılması hibrit boyutu, Kıbrıs’ın düzensiz mülteci akışından gördüğü baskılara rağmen, henüz kriz senaryosu olarak algılanmadı. 2022’de Meriç’te ya da Beyaz Rusya’da yaşanan krizin bir benzerinin Kıbrıs’ta uygulanması, örneğin Türkiye’den Ercan’a oradan da Güney’e geçmek üzere 35 veya 50 bin göçmen gelirse bu Kıbrıs Cumhuriyeti açısından benzeri görülmemiş bir olay olacak
-Kıbrıs’taki Türk askerinin sayısı ve yakınlığı, toprağa veya ara bölgeye dair emrivakilerin genişletilmesi senaryosu boyutu da olduğundan, Ege veya Meriç’teki ortam senaryosundan tamamen ayrılır.
-Maraş ve MEB’de emrivakiler boyutu ve Türkiye’nin iki devlet çözümü icadını sağlamlaştırma çabası güçlendirilecek.
-Bir kriz Türkiye’deki seçimleri iptal eder veya ertelerse, Kıbrıs müzakerelerinin yeniden başlaması perspektif daha da zorlaşacak.”
Gazete “Sandıklara Kadar Sürecek Gerilim… Maksim Erdoğan’ın Tehditlerini Nasıl Okuyor ve Kendi Seçim Tarihini Nasıl Yapılandırıyor” başlıklı analiz haberinde ise, 2023’te seçime gitmeye hazırlanan Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis’in planlarını, Türk-Yunan ilişkilerinin her iki ülkedeki seçimlere kadar ‘derin sularda’ olmaya devam edeceği kanaatiyle yaptığını yazdı.
Atina’da, 2023’ün Türkiye’de de seçim yılı olması nedeniyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tribünlere oynamak için önümüzdeki aylarda Yunanistan’la ilişkilerinde büyük bir kriz çıkarabileceği” endişesi hakim olduğuna işaret edilen haberde, özetle şunlar kaydedildi:
“Son günlerde uluslararası sözleşmelerin hilafına militarize edildiği gerekçesiyle bazı Yunan adalarının ‘bloke edileceği’ söylenti ve tartışmalarına rağmen, bu senaryo güçlü görülmüyor. Aksine, olası gerilim çıkarma hareketi olarak:
-Meriç’te 2020’de olduğu gibi bir mülteci krizi yaratmak, -Türk tarafınca yönetilen özel kişilerin hareketleri gerekçesiyle bir kriz tetiklenmesiyle Kardak sahnesinin tekrarlanması, -Trablus ile yapılan gayrı yasal memorandum aktifleştirilerek Oruç Reis’in Trablus hesabına araştırma yapmak bahanesiyle 28’inci meridyenin batısında veya Girit’in güneyinde seyretmesi görülüyor.”
Gazete Miçotakis hükümeti açısından seçimler için en olası tarihlerin 2 Nisan yerine, basit oransal sistemle 21 veya 28 Mayıs olduğunu yazdı ve “neden mayıs?” sorusuna şu cevapları verdi:
“iktidarda 4 yılını tamamlaması Yeni Demokrasi Partisine başbakanlığın kurumsallığını vurgulayacak olmasının ötesinde bazı avantajlar da getiriyor:
1-Seçmeni, kamu çalışanlarından ve emeklilerden dayanışma katkısı alınmasının kaldırılması ve emekli maaşlarının artırılmasına dair önlemlerle ‘etkileyecek.’
2-Hükümet, pandemi döneminde olduğu gibi zor enerji krizi kışında işletmeleri ve hane halkını desteklediğin fiilen gösterecek.
3-Kurtarma Fonu ve ESPA’dan piyasaya önemli kaynaklar akıtılacak.
4-Turizm cephesinde yeni bir olumlu sezon perspekfiti gözle görünür olacak.
5-1 Mayıs itibarıyla yürürlüğe sokulması planlanan yeni asgari ücret artışı ilan edilmiş olacak.”