Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Sekreteri Oğuzhan Hasipoğlu, Ankara-Brüksel-Strazburg hattında on yıllardır en pürüzlü konulardan olan Loizidou dosyasının kapatılmasıyla, Rumların yapmış olduğu propagandaların mesnetsiz olduğunun ortaya çıktığını belirterek, mülkiyet rejiminde iki bölgeliliğin hukuken tescillenmiş olduğunu vurguladı.
UBP Genel Sekreteri, Gazimağusa Milletvekili Oğuzhan Hasipoğlu, Avrupa Konseyi Delegeler Komitesi’nin, AİHM’in, KKTC’de kalan mülklerine dönmek isteyen Kıbrıslı Rumlarca açılan Loizidou Davası’na ilişkin kararına yönelik incelemeyi kapatmasını değerlendirdi.
UBP Basın Bürosu’ndan yapılan açıklamaya göre, müzakere sürecinde mülkiyet konusunun ele alınışını anlatan Hasipoğlu şu ifadeleri kullandı:
“Müzakere süreçlerinde, BM”nin adadaki mülkler ile ilgili olarak benimsediği prensip, ‘sarih mülkiyet ve nufus çoğunluğunun’ kuzeyde Kıbrıslı Türklerde, Güneyde ise Rumlarda olacağı şeklindeydi. Ancak müzakere süreçlerinde ‘sarih’ kelimesini Rumlar farklı biz farklı yorumluyorduk. Türk tarafına göre mülkiyet ve toprak meselesinde, Kıbrıslı Türklerin evlerinden göç ettirilmeyecek şekilde bir mülkiyet rejimi öngörülmeliydi. Bir başka BM parametresi olan iki bölgelilik prensibinden anladığımız buydu. Bu yüzden kuzeyde tapusunu elinde bulunduran vatandaşlarımızın mülkiyet hakları yeniden tartışmaya açılmamalıydı. Aksi halde olası bir federal çözümde KKTC vatandaşları kurulacak mülkiyet komisyonlarında, malını iade edip etmeyeceği tartışma konusu olabilecekti”
Rumların direkt Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) müracaatlarını engelleyen ve TMK kurulmasına vesile olan Arestis kararından sonra Rumların başvurularını Lefkosa”da bulunan TMK yapmaya başladıklarını belirten Hasipoğlu, “Rumlar, TMK ile yetinmeyip, pilot dava olarak gördükleri Louzidu davasıyla Strazburg’da bulunan AİHM’de Kıbrıs’taki mülkiyet rejimini ve TMK”nın etkinliğini sorgulatmaya devam etmiştir” ifadelerini kullandı.
-“Rumların mal iadesinde başarılı olamayacakları tescillendi”
Kıbrıs Rum tarafını Türkiye’ye karşı AİHM’de kazandıkları ilk mülkiyet davasıyla ilgili Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin denetim sürecine son verildiğini anımsatan Hasipoğlu, “Mahkeme kararlarının uygulanmasını denetleyen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Loizidou davasında Türkiye’nin yükümlülüklerini yerine getirdiği kararını verdi. Bu şekilde artık Rumların direkt AIHM’e gidemeyecekleri ve mal iadesi talebinde başarılı olamayacakları tescillenmiş oldu” diye konuştu.
-“Rum propagandasının mesnetsiz olduğu ortaya çıkıi”
Hasipoğlu, AİHM’in Loizidou kararının incelenmesi sürecinde TMK Yasası’na göre, Loizidou’nun dava konusu mülklerinin iadesinin mümkün olmadığı, ancak adı geçenin TMK’ya müracaat ederek, tazminat ve takas talep edebileceği yönündeki tutumun komite nezdinde kabul gördüğünü kaydetti.
Oğuzhan Hasipoğlu, “Böylece, Rum yönetiminin Loizidou kararına atıfla yıllardır iadenin gerçekleşmesi yönünde yaptığı propagandanın ne kadar mesnetsiz olduğu ortaya çıkarken, tazminat ve takas seçeneklerinin mülkiyet taleplerinin karşılanmasındaki etkinliği bir kez daha teyit edilmiştir. Başka bir deyişle, alınan bu karara göre, TMK Yasası’na uygun bir şekilde verilecek tazminat ve takas kararları iade kararı kadar geçerlidir” dedi.
-“Egemenliğimizin en önemli göstergesidir
TMK Yasası ile uyumlu olan bu kararla mülkiyet rejiminde iki bölgeliliğin hukuken de tescillenmiş olduğuna vurgu yapan Hasipoğlu, “Louizdu kararı yeni ortaya koymuş olduğumuz iki ayrı eşit egemenlik modeliyle de uyumludur. Elinde tapusu olan vatandaşlarımızın mülklerinin iade bağlamında ihtilaf konusu olmaması, kendi topraklarımız üzerindeki egemenliğimizin en önemli göstergelerinden biridir” ifadelerini kullandı.
-“Güneyde böyle bir mekanizma yok”
Hasipoğlu, Rumların, KKTC’de bıraktıkları mülkler için TMK’ya başvuru yapabilirken, Kıbrıslı Türklerin, Güney Kıbrıs’ta bulunan mallarıyla ilgili benzer bir çözüm mekanizmasının henüz bulunmadığının altını çizdi. Hasipoğlu, Rum Yönetimi’ndeki Kıbrıs Türklerinin mallarının halen Vasilik Yasası altında tutulduğunu belirtti.
Söz konusu yasayla Kıbrıslı Türklerin Rum Yönetimi’ndeki mallarına ulaşmaları ve bu malları kullanmalarının engellediğini kaydeden Hasipoğu, “Daha da vahimi, yakın zamanda tapuda yaptıkları oyunlarla Kıbrıslı Türklerin mallarını kendi adlarına geçiriyorlar” dedi.