ABD’nin silah ambargosunu önce kısmen, kısa süre önce de –her yıl gözden geçirilmek şartıyla- tamamen kaldırmasının, bugüne kadar kapıları kapalı olan ABD dışında NATO üyesi diğer ülkelerin silah sanayilerine erişim olanağı kazanan Güney Kıbrıs’ın Rusya ile bağlarını kesmekte olduğu bildirildi.
Politis, “Ambargonun Kaldırılması Moskova İle Bağları Kesiyor… Millî Muhafız Ordusu’nun Eski Rus Teçhizatı Aşamalı Olarak Değiştiriliyor” başlıklı manşet haberinde bugüne kadar Rum Millî Muhafız Ordusu’nun (RMMO) ana omurgasını oluşturan Rus yapımı silah sistemlerini Batı teknolojisiyle değiştirme olanağı tanıdığını yazdı.
Habere göre ilk adımı, Mi-35 saldırı helikopterlerinin Sırbistan’a satışı ve “Airbus Helicopters” şirketi yapımı Fransız saldırı helikopterleri satın alma anlaşması oluşturuyor. RMMO’nun elindeki T-80 tankları konusunda geçmişte, Alman “Krauss-Maffei Wegmann” şirketinin ürettiği, Yunanistan ve İspanya fazlası “Leopard” tanklarından kiralanmak istendiği bilgisi sızdırılmıştı.
Yunan askerî kaynakları, Güney Kıbrıs’a 40 adet revize edilmiş Leopard 2A7+ tanklarından oluşan bir tank bölüğü verilebileceğini söyledi. Değirmenlik’te 2A7+’lerin bir altı olan Leopard 2A4’ler bulundurduğunu da hatırlatan aynı kaynaklar “Leopard tanklarının Güney Kıbrıs’a ELDİK’in malzemesi olarak, M48’lerin yerine gelmesi olasılığını” göz ardı etmedi.
RMMO’nun elindeki, “miyadı dolan” Rus yapımı BMP-3 Zırhlı Personel Taşıyıcıların (ZPT) daha önce Ukrayna’ya vermesi teklifini reddeden Rum yönetimi, hem BMP-3’leri hem de Rusya’ya uygulanmakta olan ambargo nedeniyle bakımları zorlaşan T-80’leri aşamalı olarak elden çıkartmak istiyor.
-“ Iron Dome sistemi satın alımı için İsrail ile hazırlık görüşmeleri yapılıyor”
Gazete Rum hava savunma sisteminin (kısa menzilli TOR-M1 ve orta menzilli BUK M1-2’ler) de Rus yapımı olduğunu, yeni hava savunma sistemi alımı çok büyük meblağ gerektirdiğinden bunların “yeni sistemlerle değiştirilmesinin çok da kolay görünmediğini” yazdı, şunları ekledi:
“Milli Muhafız Ordusu’nun İsrail Hava Kuvvetleri ile ortak tatbikatları bu iki sistemin yeterli olduğunu gösterdi ancak gelecekte Türk F-16’larının modifiye edilmesi halinde Kıbrıs’ın savunma ihtiyacını karşılayıp karşılayamayacağı kesin değil. Her hal ve kârda bu sistemlerin değiştirilmesi gerekecek. Halen son teknoloji ürünü Iron Dome sistemi satın alımı için İsrail ile hazırlık görüşmeleri yapılıyor.”
-“Kıbrıs’ın kendini savunma kabiliyetini güçlendirmemiz gerek”
Aynı gazete, silah ambargosunun kaldırılmasının yolunu açan EastMed Act yasasının mimarlarından ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Robert Menendez’in resmî Twitter hesabından “Kıbrıs’ın kendini savunma kabiliyetini güçlendirmemiz gerek” mesajını paylaştığına dikkat çekti.
-“ABD ile ilişkilerimizi daha da derinleştirmek için bütün olanakları değerlendireceğiz”
Fileleftheros, Savunma Bakanı Haralambos Petridis’in ABD’nin silah ambargosu kararını “tarihi” diye niteleyerek bakanlık olarak bu sonucu almak için son bir yıldır çok sıkı çalıştıklarını, ABD ile ilişkilerini “daha da derinleştirmek için bütün olanakları değerlendireceklerini” söylediğini aktardı. Habere göre Petridis Türkiye’yi “Yunanistan ve Güney Kıbrıs’a yönelik gerilimi tırmandırmakla” suçladı.
-“Haksız ambargolar zaten kaldırılmalıydı ama Amerikan politikasına hizmet eden şartlara bağlı”
Aynı gazete AKEL Genel Sekreteri Stefanos Stefanu’nun “haksız” diye nitelediği Amerikan silah ambargosunun “zaten kaldırılması gerektiği” görüşünü belirttiğini yazdı.
Habere göre ambargoyu tamamen kaldırma kararının şartlı olduğuna ve bu şartların Amerikan politikasına hizmet ettiğine dikkat çeken Stefanu, bu kararın kendilerini, Kıbrıs sorununu barışçıl şekilde müzakereler aracılığıyla çözme hedefinden uzaklaştırmaması gerektiğine işaret etti.
-“Savunma zırhımız kimsenin aleyhine değil”
Haravgi ise Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis’in ABD’nin ilgili kararını “olumlu” bulduğunu belirterek “savunma zırhımız kimsenin aleyhine değil” iddiasını dile getirdiğini yazdı.
Habere göre BM Genel Kurulu için New York’ta bulunan Kasulidis, gazetecilere yaptığı açıklamada, New York’ta yapacağı temasların odak noktasını Genel Sekreter’in bir Kıbrıs temsilcisi ataması konusunun oluşturduğunu söyledi “Çünkü ancak Kıbrıs sorununun özüne dair çalışmalar yapılırsa, güven yaratıcı önlemlere dair paralel yürütülecek görüşmelerin bir manası olur” ifadesini kullandı.