Törenlere, Meclis Başkan Yardımcısı Zorlu Töre, Lefkoşa Kaymakamı Hüseyin Gültekin, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı temsilcisi, Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı temsilcisi, Lefkoşa Türk Belediyesi temsilcisi ile kurum kuruluş ve dernek temsilcileri ve şehit aileleri katıldı.
İlk tören saat 09.00’da Lefkoşa’da Şehitler Anıtı önünde yer aldı. Törende protokol sırasına göre çelenklerin anıta konulmasının ardından saygı duruşunda bulunuldu ve saygı atışı yapıldı.
İstiklal Marşı’nın okunması ve bayrakların göndere çekilmesinin ardından Şht. Hüseyin Ruso Ortaokulu öğrencisi Ceren Ateş tarafından “Vatana Şiir” adlı şiir okundu.
Tören, Şehit Aileleri ve Malul Gaziler Derneği Girne Bölge Başkanı Ersoy Taluğ’un günün anlam ve önemini belirten konuşmanın ardından sona erdi.
TALUĞ
Şehit Aileleri ve Malul Gaziler Derneği Girne Bölge Başkanı Ersoy Taluğ, Kıbrıs Türkünün kadını, genci ve yaşlısı ile ata yadigarı bu adada, şan ve şerefine yakışır bir şekilde yaşama hakkı elde etmek için şahlanışın 62’inci yıldönümünde, hakları uğruna seve seve canlarını veren aziz şehitlerin manevi değerleri huzurunda saygı ile eğilmeyi milli bir görev saydıklarını söyledi.
Taluğ, “62 yıl önce bugün sömürge idaresinin kaypak ve tek taraflı iradesini protesto etmek gailesiyle yapılan yürüyüş, sömürge idaresinin gaflet içerisindeki idarecileri tarafından kanlı bir savaşa çevrilmiştir” ifadelerini kullandı.
27 Ocak sabahı öğrencilerin dersleri boykot ederek sokaklara dökülürken binlerce kişinin Lefkoşa’da Sarayönüne toplandığını belirten Taluğ, gösterilerin sonuna doğru Lefkoşa Polis Merkezi önünde aniden barikat kuran İngiliz asker ve polislerinin göstericilerin geçmesine izin vermediğini, göstericilerin yürümekte ısrar etmeleri üzerine de İngiliz polisinin göz yaşartıcı bomba kullandığını kaydetti.
Olayların devam ettiğini ve kalabalığın içinde dalan İngiliz askeri aracının dört Türkü ezdiğini söyleyen Taluğ, Şerife Mehmet isimli yaşlı kadının ise bu olay yerinde can verdiğini belirtti.
Mücahitler sitesinin bulunduğu yerde yaralı bir Türkü hastaneye taşımakta olan araca İngiliz askerinin ateş açtığını ve arabada bulunan Mustafa Mehmet, İbrahim Ali ve Sermet Ali Kanatlı’nın şehit düştüğünü dile getiren Taluğ, Çağlayan parkı dolaylarındaki çatışmada ise Ahmet Bondigo isimli kişinin de İngiliz kurşunlarının hedefi olduğunu kaydetti.
Taluğ, “Kıbrıs Türk halkının sokaklarda İngiliz güçlerine karşı isyanı 28 Ocak günü de sürer. Sömürge yönetiminin koyduğu sokağa çıkma yasağına uyulmaz. Mağusa ve Limasol’da İngilizlerin ateşine maruz kalan kalabalıkta çok sayıda yaralı vardır. Fuat Yusuf ve Safa Muharrem Mağusa direnişinin şehitleridir. Enosis gösterileri ile her gün sokaklarda olan Rumlara karşı silah kullanmayan İngilizler iki gün boyunca Türklerin üzerine acımasızca ateş yağdırdılar” ifadelerini kullandı.
İsyanın, Kıbrıs Türk insanının kimliğini kısa sürede cemaat statüsünden “halk” statüsüne taşıdığı ve dünya çapında yankı yarattığını kaydeden Taluğ, Kıbrıs’ta Rum halkı yanında bir de Türk halkının var olduğu gerçeğinin bir kırılma noktası olan olaylar sayesinde ilk kez dünyanın bilgisine geldiğini belirtti.
Türklerin sömürge idaresine karşı yiğitçe baş kaldırdığını ve onların modern silahlarına karşı taş ve sopalarla mücadele ederek yılmadan bu adadaki varlığını dünyaya bir kez daha hatırlattığını dile getiren Taluğ, yakılan o kıvılcım ateşi ile bu günlere gelindiğini söyledi.
27-28 Ocak 1958 yılında ceryan eden olayların Kıbrıs Türkleri için öneminin büyük olduğunu dile getiren Taluğ, sözü edilen tarihlerde Kıbrıs Türklerinin canları pahasına İngiliz sömürge yönetimine karşı durduğunu, hürriyet isteğini vurguladığını, tutsak yaşamayacağını, vatanı ve bağımsızlığı için ölmesini bildiğini hem İngilizlere hem de dünyaya gösterdiğini kaydetti.
Adayı Yunanistan’a bağlanmak hayalinde olan Rum ve Yunan ikilisinin başlatmış oldukları tedhiş hareketleri karşısında pasif ve hoşgörülü bir görünüm içinde bulunan İngiliz sömürge İdaresinin tutumlarından cesaret alan Rumların da Enosis’e giden yolda tek engel olarak gördükleri Türk halkını yok etmek yada sindirmek için insanlık dışı yollara başvurduklarını belirten Taluğ sözlerine şöyle devam etti:
“Türk halkı ya Rum –Yunan ikilisine ve dolayısıyla EOKA’ya boyun eğecek İngilizlerden şikayetçi olmayacak ya da 80 bin şehit pahasına atalarının kanları ile sulanıp vatan olan bu topraklarda ebediyete var olmanın çarelerini bulacaktı. Kıbrıs Türk halkı kendine yaraşanı yaptı tüm olumsuzluklara gelişmelere rağmen düşmana boyun eğmektense mücadeleye atılarak Kıbrıs’ta var olduğunu tüm dünyaya yiğitçe kanıtladı”
Taluğ, Kıbrıs’ta yeterince acının yaşadığını, savaşın acısını en çok savaşan ve onların geride bıraktıklarının bildiğini belirtti. Bir daha bu topraklarda yeni acıların yaşanmaması gerektiğine dikkat çeken Taluğ, sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Geçmişten dersler çıkartılarak geleceği sağlam temeller üzerine kurmalıyız. Bizden sonraki nesillere güvenli bir gelecek bırakmanın yollarını hep birlikte aramalıyız.
Türkiye’nin 20 Temmuz 1974 tarihinde adaya müdahale etmesiyle Türk ordusu sayesinde Kıbrıs adasına barış gelmiştir. Türkiye ve Türk ordusu bu barışın adadaki en büyük garantisidir. Eşitlik, özgürlük ve Türk ordusunun güvenliği içinde yaşanabilecek bir düzen istiyoruz. Bunun içinde hep birlikte çalışmalıyız. Egemenliğimizin özgürlüğümüzün ifadesi olan devletimiz bizlere şehitlerimizin emanetidir. Bu emaneti yarınlara taşımak boynumuzun borcudur.
Bizlere mücadele ve bağımsızlık ruhunu miras bırakan başta Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere Liderimiz Dr. Fazıl Küçük, Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Raif Denktaş bayrağımıza kanlarıyla al rengini canlarıyla ak rengini veren kahraman şehitlerimizin aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliriz. Ruhları şad olsun”.
KÜÇÜK KAYMAKLI MEZARLIĞI’NDAKİ TÖREN
İkinci tören ise 09.30’da Küçük Kaymaklı Mezarlığı’nda yapıldı.
Saygı duruşu, saygı atışı ve İstiklal Marşı ile bayrakların göndere çekilmesinden sonra din görevlisi tarafından okunan duanın ardından tören, şehit kabirlerinin ziyareti ve çiçek konulmasıyla sona erdi.