Seçime gidiyoruz. Ben fazla bir işe yaradığını ve harcadığımız paraya değdiğini düşünmüyorum ama istesek de istemesek de bir Cumhurbaşkanı seçeceğiz.
Hayal kuruyorum: İki turlu seçimimizin sonunda 19 Ekim’de yine bir Cumhurbaşkanı’mız oldu; ne yapmasını istiyoruz? Bizim için yararlı olabilecek ne yapmasını bekleriz?
ÇÖZÜM BEKLENTİSİ
Biliyorusunuz, biz kendimize Cumhurbaşkanı değil, “Rum tarafına ve BM’ye muhatap” seçiyoruz.
Seçtik diyelim… Ne yapacak?
Anastasiadis arayıp tebrik edecek ve Kıbrıs sorununu en erken zamanda çözmek istediğini mi söyleyecek? Yoksa Crans Montana’daki hatasını anladığını; Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğini en iyi şekilde sağlayacak formüllere açık olduğunu ve bunun ilk işareti olarak dönüşümlü başkanlığı kabul ettiğini mi duyuracak?
Belki bir telefon açar… Ama geriye kalanların hiçbirini söylemeyeceği kesindir. Tam tersine, müzakerelere başlamak için koşullarını sıralayacak, Doğu Akdeniz’deki gerilimin sorumluluğunu Türkiye’ye yükleyecektir. Taze seçilmiş Cumhurbaşkanımız uygun yanıtları verecektir elbette… Olacak olan budur!
“Sorun varsa, görüşme de olacaktır” derler ya… KKTC Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra doğrudan veya dolaylı görüşmelerin olmasını da yadırgamamak gerekir. Ama bir sonuç beklemek; tamamıyle ham hayaldir.
Başka bir şey bekleyen varsa, beri gelsin!
Ben bütün bunların yanında, Brüksel’e gitmek için kolları sıvamasını da beklerim. AB Komisyonu yetkililerine telefon açıp randevu almasını, “gelip size Kıbrıslı Türklerin varlığını hatırlatmak zorundayım” demesini; Batılı diplomatlara, ilk görüşmede “Kıbrıs’ın bir Rum adası olmadığını” vurgulamasını isterim…
“Aba altından sopa göstermesini”, eskisi kadar uysal olmayabileceğimizi ifade etmesini beklediğimi de itiraf etmeliyim tabii..
PANDEMİ VE EKONOMİ
Yeni seçilmiş Cumhurbaşkanımız Anastasiadis ile telefon görüşmesi yapar, Ada’daki batılı diplomatlar rendevu için sıra beklerken salgın krizi devam edecektir. Salgının etkisi ile dükkanlarını açamayan, açıp da siftah yapmayan esnaf iş ve aş beklemektedir.
Cumhurbaşkanı, “anayasal yetkim yok” deyip oturacak mı; yoksa bu konuda da birşeyler yapabilecek mi?
Belki de “hükümet esnafa destek olsun” demekle yetinecek… Belki de hükümet ile yeni değerlendirmeler yapacak; bütün siyasi güçlerin ve sivil örgütlerin katkı koyacağı bir eylem planı için harekete geçecektir.
Yeni Cumhurbaşkanı kim olursa olsun Kıbrıs sorunu konusunda yapabileceği şeyler arasında çok büyük farklar olmayacaktır. Bunun nedeni seçilecek olanların farklı olmaması değil; muhataplarının farklı olmamasıdır.
Anayasal yetkileri sınırlı olsa da, KKTC Cumhurbaşkanı’nın salgın ve salgının etkileri konusunda yapabileceği birçok şey vardır ama…
Belki de hemen uçağa atlayıp Ankara’ya gidecek, hem “ilk ziyaretini” gerçekleştirecek; hem de Kıbrıs Türk halkını salgının etkilerinden koruyabilmek için daha ileri olarak yapılabilecekleri konuşacaktır. Belki de yanında KKTC hükümetinden yetkililer de bulunacaktır. Bu salgın daha uzun zaman devam edeceğine göre, çantasında bu zamanı kapsayacak bir “koruma planı”; sonrası için de “ayağa kalkış planı” taşıyacaktır.
KİM OLACAK?
11 Ekim’de ilk tur için oy vereceğiz… Sonra ikinci tur…
Çok sayıda aday var… Hepsi de bizim adaylarımızdır…
Hepsinin ayrı ayrı yapabilecekler ve yapamayacakları vardır…
Aslında seçmenler olarak biz de, her bir adayın ne yapabileceğini veya ne yapamayacağını çok iyi biliyoruz; az-çok tahmin edebiliyoruz.
Sonra ağlamak yok! KKTC Cumhurbaşkanı’nın ne yapmasını istediğimize ve bunu yapıp yapamayacağına olan inancımıza göre oy vermek zorundayız.